Halkların sağlık hizmeti alma hakkını savunuyoruz deyip, sağlık çalışanına saldıranlar, öldürenler ve yeniden doktor, hemşire gönderen devlet.

Halkların eğitim görme hakkını savunuyoruz deyip, öğretmenleri kaçıran, korkutan, öldürenler ve yeniden öğretmen gönderen devlet.

Halkların her alanda çalışabilme, iş sahibi olabilme hakkını savunuyoruz deyip, öğrencileri bölen, birbirine düşman eden, ölümlerine sebep olanlar ve yeniden her okulun, her mesleğin kapısını açan devlet.

Lafa gelince “devlet katliam yapıyor” deyip, halkların dil özgürlüğünü savunuyoruz deyip, Kürtçe konuşan insanları öldürenler ve asker, polis gönderip dili, dini ne olursa olsun koruyan devlet.

Halkların yönetimde söz sahibi olmasını savunuyoruz deyip meclise saldıranlar ve hangi milletten olursa olsun vekil seçen millet, bakan yapan devlet.

Geçen gün bir arkadaşım anlattı, belli ki haber bültenlerini dinlemiyormuş gibi görünse de kulak misafiri oluyormuş altı yaşındaki oğlu. Annesine sormuş: “Anne ölen askerlerin, polislerin anneleri niye ağlıyor ki? Ölünce kalkıp savaşmıyorlar mı yine” televizyondaki polisleri göstererek “bak hepsi aynı işte, ölmemişler bir sürü polis var orada.” Ve ardından da şunu söylemiş: “Çizgi filmlerde kimseye bir şey olmuyor.”

Çizgi filmlerin en sevdiğim yanıydı kimsenin ölmemesi ve yok olmamak. Her bölümde kahramanın ya da kahramanların düşmanın her türlü yok etme çabasını, umudunu yıkmayı başarabilmesi. Tom’a bir türlü yem olmayan Jerry, Gargamel’e ne yapsa yakalanmayan, yakalansalar bile bir şekilde kurtulan şirinler, asla vurulmayan Red Kit… Kısaca düşse de, kalksa da yok olmayan kahramanlar.

Halkların haklarını savunuyoruz deyip halkın hastanelerini, okullarını, ambulanslarını, iş makinelerini, evlerini yakıp yıkanlar ve YENİDEN YAPAN DEVLET. Ve çoluk çocuk, asker, polis demeden öldürenler ve yeni doğan bebekler.

Bizim oğlan haklı galiba, çizgi filmlerle benzer tek yanımız bu: Düşsek de kalkıyoruz, ölsek de yok olmuyoruz… Düşmanlarımızın her dönemde bütün çabası boşa.

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

Tek Korkumuz, Korkmaktan Korkmak olsun…