Osmanlıların ünlü akıncı sülalelerinden biri olan Malkoç oğullarının atasının 1. Murat ve Yıldırım Beyazıt çağında yaşamış olan Hamit-elli Malkoç Bey olduğu, Hamit oğulları beyliğinin Osmanlılara katılmasıyla Osmanlı hizmetine girdiği belirtilir.[1] Bu şimdilik bir belgeye dayanmamakla birlikte pek mümkündür. Ancak bugün Malkoçla ilgili olan Malgaç, Malkaç, Malkoç kişi, soyadı, yer (köy, çay, dağ vb) adlarının en çok bulunduğu ilimiz Aydındır. Bugünkü Aydın ili ve çevresinde kurulan Aydın oğulları beyliğiyle Isparta ve çevresinde kurulan Hamit oğulları beyliği birbirine komşuydu. Hamit oğulları beyliğinin büyük kısmı 1374’te Osmanlı topraklarına bitiştirilmiştir. Malkoç Bey eğer gerçekten Hamit-elli ise 1374’ten sonra, 1389’dan önce Osmanlı hizmetine girmiş olmalıdır. Yahut da Aydın oğulları beyliğinde komutanken bilinmeyen bir nedenle beyliğinden ayrılmış, Osmanlı hizmetine girmiştir.
1389’daki 1. Kosova savaşına hem Aydın oğulları (1308-1425), hem Hamit oğulları (1300-1423), yardımcı birlikler göndermişlerdir. Bazı kaynaklar Hamit-elli Malkoç ve oğlu Mustafanın 1389’daki Birinci Kosova ve 1396’daki Niğbolu savaşında kahramanca çarpıştıklarını yazar. Mustafa Bey daha sonra Sıvas valisi olmuş[2], Temürün kenti kuşatmasına kahramanca direnmişse de kenti teslim etmek zorunda kalmış, Temür tarafından öldürtülmüştür (Ağustos 1400).
Malkoç oğlu Mustafanın üç oğlu olduğu yazılır: Balı, Yahya, Sinan. Balı ve Yahya Beyler Fatih ve 2. Beyazıt çağında akıncılık yapmışlardır. Balı Bey İstanbulun fethine, 1499’da Boğdan seferine katılmıştır. 1499’da Lehistana akın etmiş, Varşova fatihi sanını almıştır. 1510’da ölmüştür. Balı Beyin oğlu Ali Bey Sofya, diğer oğlu Tur Ali Bey Silistire sancak beyi olmuş, her ikisi 1514’te Çaldıranda şehit olmuşlardır (Bali, Bâli yazılışları yanlıştır, sözcük Türkçe Bal-ı’dır).[3]
İkinci oğul Yahya, 2. Beyazıdın kızını alıp saraya damat olmuş, 1507’de ölmüştür. Bosna, Rumeli beylerbeyliği yapmıştır. Oğulları Koca Balı Paşa, Gazi Ahmet Bey, Mehmet Paşa hep akıncıdır. Mohaçta emeği geçen Balı Paşa 1541’de Budin beylerbeyi olmuştur.
Üçüncü oğul Sinan’ın, kimi kaynaklarda Çaldıran savaşı esnasında Aydın valisi olduğu yazılır.[4]
Malkoç oğullarının son kuşaklarından en önemli kişi Yavuz lakabıyla tanınan Malkoç-oğlu Ali Paşadır. 1603’te sadrazam olmuş, 1604’te Macaristan seferinde ölmüştür.[5] Yavuz lakabının “haşin ve sert yaradılışlı” anlamında verildiği yazılır.[6] Yavuz Sultan Selimin Yavuzu da bu anlamdadır.
Üs merkezleri Silistire, hareket merkezleri Akkermandı.[7]
 
1. Malkoç hakkında bilgiler ve görüşler
 
Ahmet Vefik Paşanın sözlüğünde Malkoç “akıncılar ocağı sergerdesi ve Niğbolu mutasarrıfı meşhur hanedan”dır.[8] Şemseddin Samide Malkoç “1. sabıkta akıncılar ocağının sergerdesi 2. meşhur bir eski hanedan”dır.[9] Hüseyin Kâzım Kadride Malkoç “eskiden Niğboluya tasarruf eden hanedanın unvanı; akıncılar sergerdesi”dir.[10]
Niğbolu yöneticilerine ve akıncı başbuğlarına böyle bir adın veya sanın verilmesinin nedeni, baba - oğul Malkoçların Niğbolu zaferinin kazanılmasında büyük paylarının ve emeklerinin görülmesidir. Demek ki gösterdikleri yararlıklar karşılığında Malkoçlara ödül olarak Niğbolu ve çevresinin askerî ve sivil yönetimi verilmiştir.
Fahamettin Başar, akıncı Malkoç sülalesinin kökeninin Bosnalı Malkovich ailesine dayandığının ileri sürüldüğünü aktarır.[11] Turgut Güler, ailenin Bogomil mezhebine mensup bulunduğunu, müslüman olmadan önce de pek iyi askerler yetiştirdiğini, müslüman olduktan sonra akıncı birliklerine kumanda ettiklerini yazar.[12]
Her iki yazar da Malkovich’le ilgili başka bilgi vermez; Bosnalı olduğu savını hangi kaynaktan aldıklarını belirtmezler. Yalnız F. Başarın kaynakçasında Franz Babinger[13]  ve M. A. Mehmedovski - A. Saiti[14] adlı yazarların adı ve yapıtları geçer. Kanaatimizce Malkoçların Bosnalı olduğu savını Babinger ortaya atmıştır. Babinger bunu hangi gerekçelere dayandırmıştır, bilemiyoruz.
 
2. Görüşlerin eleştirisi
 
Malkoçların Bosnalı olduğu savı iki açıdan, tarihsel ve sessel açıdan doğru değildir. Tarihsel açıdan baktığımızda Bosnaya ilk Osmanlı akını 1386’da vuku bulmuştur. Bosnanın fethiyse ancak Fatihin 1463’te başlattığı seferler sonucunda gerçekleşmiştir. Halbuki Aydın-elli veya Hamit-elli Malkoç ve oğlu Mustafanın 1389’da Birinci Kosova, 1396’da Niğbolu savaşlarına katıldıklarını biliyoruz. Demek ki Aydın-elli veya Hamit-elli Malkoç, Bosnalı Malkovich’ten çok daha önce tarih sahnesine çıkmıştır. Hamit-elinden çıkan Malkoç oğluyla, Bosnalı Malkovich ailesi arasında genetik olarak bir bağın, akrabalığının bulunmadığı açıktır. Bundan eminiz. Yalnız şu söylenebilir: Askerlikle temayüz ettiği yazılan Bosnalı Malkovich’ler belki daha önce oralarda yerleşen bir Türk ailesinin soyundandır. Çünkü askerlik Türklere özgüdür, ayrıca Balkanlara pek çok Türk göçü ve yerleşmesi olduğu malumdur.
Tarihsel açıdan ikinci bir hususu daha belirtmeliyiz: Malkoçların tarihçe tanınmış ilk üyesinin Sıvas valisi Mustafa olduğu yazılır. Bu kişinin öldürtüldüğü 1400’de 40 yaşında olduğunu varsayarsak, 1360’larda doğduğunu kabul etmemiz gerekir. Bu kişinin babasıyla 1389’da Kosovada savaştığını, babasının bu tarihte 40 yaşında olduğunu düşünürsek, baba Malkoçun doğumunu 1350’lere değin indirebiliriz. 1350’lerde Türklerin Bosnayla hiç  bir ilişkisi yoktur. Hele hele beyliklerin hiç ilişkisi yoktur. Dolayısıyla Malkoçların kökeninin Bosnalı olduğu savı, sübjektif bir iddia olmaktan öteye gitmez, gidemez.
Malkoçla Malkovich sessel açıdan da birbirleriyle aynılaştırılamaz. Çünkü Malkovich sözündeki -v- sesi Malkoçta yoktur. Bu sesin açıklanması gerekir. Ayrıca Malkovich’te sondaki -ich’in Sılavca “oğlu” anlamına geldiği malumdur. Her iki sözde sadece baştaki ilk dört ses olan malk+ unsuru özdeştir. Bu da iki kelimenin aynılaştırılmasına yetmez.
 
3. Yer adlarında Malkoç ve Malgaç
 
Malkoçun kökeni aşağıda izah edeceğimiz Hazar Türklerindeki malgaç sanıdır. Malgaç > malkaç duraklarından geçerek Malkoç olmuştur. Malgaç askersel bir unvandır (Yönetsel de olabilir). Malgaç sanı Aydın oğulları beyliğinde günümüzde de var olan yer adlarında kalmıştır. T. Güler, Aydın’ın Sultanhisar ilçesine bağlı Malgaç-Emir ve Malgaç-Mustafa köy adlarından söz eder. Ayrıca Atça ile Sultanhisar arasındaki demir yolu üzerinde Malgaç köprüsü olduğunu, Yörük Ali Efenin 16 Haziran 1919 günü işgalci Yunan güçlerine darbe vurmak amacıyla demir yolunu ve köprüyü tahrip ettiğini bildirir.[15]
Malgaç-Emir ve Malgaç-Mustafa malgaç sanını kullanan kişilerdir. Kurdukları köyler doğal olarak onların san ve ön adlarıyla birlikte anılmıştır. Türklerde sanlar kişi adından önce de kullanılabilir. Krş. Emir Temür, serdar-ı ekrem Ömer Paşa vb. Özetle Malgaç-Emir ve Malgaç-Mustafa köy adları san + kişi adlarından meydana gelmiştir.
Malgaç köprüsü adını bu unvanla adlandırılan çaydan almıştır. Belki Malgaçtan sonra bir kişi adı vardı (Emir veya Mustafa veya başka bir ad). Uzun geldiği için muhtemelen ikinci kısım olan kişi adı atılmıştır.
Turgut Güler bu yer adlarındaki malgaç unsurunun Malkoçtan alınmış olabileceğini, buna dayanak olarak Sıvas valisi Malkoç oğlu Mustafa Beyin üçüncü oğlu Sinan’ın Çaldıran savaşına raslayan günlerde Aydın sancak beyi oluşunu gösterir. Yani Malgaç öğeli yer adlarının Malkoç oğlu Sinan’dan kaldığını düşünür. Gülerin malgaç ile Malkoç arasında bir bağ görmek istemesi mantıklıdır. Yalnız malkoç > malgaç olmamıştır; tam tersine malgaç >> malkoç olmuştur. Her iki söz birbirleriyle ilişkili olmalarına karşın, malgaç daha eski bir evreyi yansıtır.
Aydında Malgaç akarsu ve Malgaç dağ adına da raslarız. Malgaç çayı, Malgaç köprüsünün üzerinde kurulduğu çaydır. Sultanhisarın hemen kuzeyinden akar.
Malgaç (Malkaç, Malkoç) dağı Aydın dağ dizisini doğudan batıya doğru oluşturan dağlardan biridir; bu dağlar doğudan batıya sırasıyla Çamlık dağı, Oyuk dağı, Karlık dağı, Malkaç (Malgaç, Malkoç) ve Cevizli dağı adlarını taşır.[16] Dağın adı kaynakta üç türlü yazılmıştır.
Aydında bir çok ailenin soyadı Malgaçtır. Bu kişilerden bazılarının adı caddelere verilmiştir. Mustafa Malgaç caddesi bunlardan biridir.
Demek ki Aydın oğulları beyliğinde malgaç unvanı vardı ve geniş biçimde kullanılıyordu. Bu unvanı taşıyan sözünü ettiğimiz yukarıdaki köy, köprü, çay, dağ ve soy (belki eskiden sülale) adları bunu kanıtlamaktadır. Aynı unvan Aydın oğulları beyliğine komşu olan Hamit oğulları beyliğinde de kullanılmış olabilir.
Kısaca Aydın-elli veya Hamit-elli Malkoçtaki malkoç unsuru Hazar Türklerindeki malgaç sanıyla aynıdır. Sadece Aydınoğulları beyliğindeki malgaç sanı, sonradan Malkoç olmuştur. Malkoç belki de Otmanlı sahasının eseridir. Osmanlının aslı Otmanlıdır. (Devamı Yesevî dergisinin Ağustos 2017 sayısında yayımlanacaktır).
 
  
________________________________________
[1] Malkoçların Hamit-elli olduğu yönündeki bilgileri genel ağda (internette) yaptığımız araştırmalarda elde ettik.
[2] Sivasın adı Sıvas olarak değiştirilmelidir. İslam Ansiklopedisi (MEB), Meydan Larousse, Büyük Larousse Sivas değil, Sıvas maddelerine yer vermiştir. Aynı biçimde Hakkârinin adı da Hakâri olarak değiştirilmelidir.
[3] Yusuf Gedikli, “Türk özel ad bilimi çalışmaları 5 : Üçüncü şahıs iyelik ekli Türkçe şahıs adları : Ağası, Anası, Atası, Alpı, Balı, Beği, Beğisi, Koçu, Kulu, Kurtı, Kutı, Küçi şahıs adları”, Yesevi, Ağustos 2011, 212. sayı, 24-25. s.
[4] Fahamettin Başar, “Malkoçoğulları”, DİA, 27. c., 537. s. / Turgut Güler, Cihângîr Tuğlar (Selimnâme), Ötüken n., İstanbul 2014, 280-282. s.
[5] “Malkoçoğulları”, Türk Ansiklopedisi, 23. c., 235. s.
[6] “Malkoçoğulları”, Meydan Larousse, 8. c., 302. s.
[7] Meydan Larousse, aynı yer.
[8]  Ahmet Vefik Paşa, Lehce-i Osmanî, haz. Recep Toparlı, TDK 2000, 270. s.
[9] Şemseddin Sami, Kamus-ı Türkî, haz. Paşa Yavuzarslan, TDK, Ankara 2010, 743. s.
[10] Hüseyin Kâzım Kadri, Türk Lûgati - Türk Dillerinin İştikakı ve Edebi Lügatleri, TDK, İstanbul 1945, 4. c., 338. s.
[11] Başar, agm, 537. s.
[12] Güler, age, 280. s. vd.
[13] Beiträge zur Geschichte des Geschlechtes der Malqoc-oglu’s, Roma, Annali, I, 1940, 117-135. s.
[14] Acte de donation de Yahya Pacha de 1507, Glasnik, Üsküp, 1954, 69-76. s.
[15] “Aydın”, Yurt Ansiklopedisi, Anadolu y., İstanbul 1981, 2. c., 996, 999, 1001. s. / Güler, age, 282. s.
[16] Yurt Ansiklopedisi, 2. c., 967. s.