Büyükşehir Belediyesi Şubat ayı Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen “Yanar Dağın Üstündeki Kuş: Ülkü Tamer” panelinde konuşan Okan Koç, “Şairliğinin yanında çevre konusunda çok sayıda çeviri yapmış bir kişidir.” derken Haydar Ergülen, “Çocukluğun insanın ana yurdu olduğunu biraz onun şiirlerinden öğrendik” dedi. Ömer Erdem, “Ülkü Tamer şiirlerinde, yeni bir tabiat duygusu ve duyuşu getiriyor”, Serhat Demirel ise, “Ülkü Tamer, her şeyin şiire dâhil olabileceğini bizlere inandırır” diye konuştu.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Kültür Sanat Etkinlikleri Şubat ayı programı kapsamında “Yanar Dağın Üstündeki Kuş: Ülkü Tamer” paneli gerçekleştirildi. Panele konuşmacı olarak Şairler Haydar Ergülen ve Ömer Erdem ile SAÜ Öğretim Görevlileri Serhat Demirel ve Okan Koç katıldı.

“Yanardağın Üstündeki Kuş: Ülkü Tamer” panelinde konuşan Sakarya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Okan Koç, Ülkü Tamer’in çevreci kişiliğine değindi. Koç, “1950’nin ikinci yarısında ilk ürünlerini vermeye başlayan ve Edebiyat Tarihlerinde İlhan Erdost’un adlandırması ile ikinci yeni olarak bilinen edebiyat topluluğunun yarattığı İkinci Yeni Akımı’nın önemli şairlerinden biridir. Ülkü Tamer, 1959 yılında ilk şiir kitabı olan Soğuk Otların Altında’yı yayınladı. Bu eserinden sonra 6 kitap daha yayınlandı ve bütün şiirleri Yanardağın Üstündeki Kuş isimli eserinde toplandı. Şairliğinin yanında çevre konusunda çok sayıda çeviri yapmış bir kişidir” ifadelerini kullandı.  

Çocukluk insanın ana yurdu

Şair Haydar Ergülen ise, “Ülkü Tamer’in İkinci Yeniler’in öncülerinden olmadığı söylenir. İkinci Yeni Akımı’ndan 7 kişi sayılsa, onların içinde Ülkü Tamer’de olacaktır. Öncü değil ama İkinci Yeni’yi besleyen bir şair olduğu söylenir. Bu akımın öncüsü bildiklerimiz, kuşkusuz o kavramı hak ediyorlar ama onları beslemenin öncülükten daha aşağı kalır bir şey olmadığını düşünüyorum. İkinci Yeni şiiri üzerine düşündüğüm zaman, onu adlandırmak gerektiğinde, onun bir olanak ve imkân olduğunu düşünürüm. Sadece kendisine yer açmayan, kendisinden sonra gelen şiire de yer açan büyük bir imkân. Ülkü Tamer, İkinci Yeni şiirinin bir çocuğu gibi kaldı. Çocukluğun insanın ana yurdu olduğunu biraz onun şiirlerinden öğrendik. Bir çocukluk yapıp bir özgürlük arayışı, özgürlüğe kaçışı olanak olarak değerlendirme arayışı içerisinde şiirlerini yazdı. Yüzden şiirinde çok sayıda hayvan vardır, bol sayıda doğa vardır. Ülkü Tamer’in şiirinde Simurg Efsanesi’nden daha fazla kuş vardır. Simurg Efsanesi 30 kuştan oluşur, Ülkü Tamer’in şiirinde 33 kuş var” şeklinde konuştu.

Ben sana teşekkür ederim

Şair Haydar Ergülen’in konuşmasından sonra okuduğu Ülkü Tamer’in “Ben Sana Teşekkür Ederim” şiiri ise şöyleydi:

Ben sana teşekkür ederim, beni sen öptün,

Ben uyurken benim alnımdan beni sen öptün;

Serinlik vurdu korulara, canlandı serçelerim;

Sen mavi bir tilkiydin, binmiştin mavi ata,

Ben belki dün ölmüştüm, belki de geçen hafta.

Sen bana çok güzeldin, senin ayakların da.

Her yeni şiir temize çıkma hâlidir

Ülkü Tamer şiirlerinin tanımlanmasını anlatan Şair Ömer Erdem, “Cemal Süreyya’nın pek çok edebiyat ve şiir meselesinde olduğu gibi, Ülkü Tamer şirininin kavranması ve kavramsallaştırılması bakımından kullandığı,  ‘Nuh’un Gemisi’ tanımını çok önemli buluyorum. Bu sadece Ülkü Tamer’in şiir malzemesi ile ilgili bir şey değil. Her şiir hareketi ya da her yeni şiir bir tür temize çıkma halidir. Ülkü Tamer’in şiirlerinde bu türlü ruh halinin yaşadığını ve yaşatıldığını düşünüyorum. Bunu şiir kitaplarına ve şiirlerinin isimlerine baktığımızda da görüyoruz. İkinci Yeni ve özelde Ülkü Tamer yeni bir tabiat duygusu ve duyuşu getiriyor” diye konuştu.

Tabiatı yoğun işleyen tek şair, Ülkü Tamer

Panelde son olarak konuşan SAÜ Öğretim Görevlisi Serhat Demirel, “İkinci Yeniler denildiğinde, tabiatı şiirin temel malzemesi haline getiren ve bu şekliyle yoğun bir şekilde işleyen tek şair Ülkü Tamer’dir. Tamer’in 1959 yılında yayınladığı “Soğuk Otların Altında” şiir kitabından itibaren bütün şiir kitaplarında ön plandaki temanın tabiat olduğu rahatlıkla görülecektir. Özellikle, “Gök Onları Yanıltmaz”, “İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür”,  “Sıragöller” gibi kitaplarındaki şiirlerinde tabiatın yoğun bir biçimde işlendiği görülür. Ülkü Tamer’in şiirinde tabiat, bir dekor olmanın çok ötesindedir. Bana göre Ülkü Tamer, her şeyin şiire dâhil olabileceğini bizlere inandırır” ifadelerine yer verdi.

Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Yılmaz Daşçıoğlu, panelin sonunda konuşmacılara teşekkür ederek çiçek takdim etti.