Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Büyükşehir Akademi’de ilk hafta eğitimleri devam ediyor. Tarihi Alicanlar Konağı’nda Mesnevi Okumaları’nın ilk dersinde öğrencileriyle buluşan Dr. Öğretim Üyesi Sezai Küçük, “Mesnevi Hz. Mevlana’nın en meşhur eseridir. İkişer beyit halinde yazdığı ve yazıldığı andan itibaren bu isimle şöhret bulduğu için mesnevi olarak isimlendirilmiş. Bizim kültürümüzde mesneviyi olgunlaştıran aynı zamanda insanımızı da geliştiren ve yetiştiren bir başucu kitabı olmuştur. Bu mesnevilerin okunmasında mesnevinin kendi yazılış dili olan Farsça ortaya çıkmış ve buradan mesnevinin ruhu ve yazılış gayesi o topluma dâhil olanlara paylaşılmaya çalışılmıştır” dedi.

“O bir mutasavvıftır”

Kitabın içeriğinden ve Hz. Mevlana’dan söz ederek ilk dersine başlayan Küçük, “Hz. Mevlana bir şair değildir. Filozof değildir. Başka hiçbir sıfata haiz değildir. O bir mutasavvıftır. Mesnevi ruhları cilalayan bir kitaptır. Mesnevi bu manada yazılmış bu manada söylenmiş bir arifin, bir hak dostunun; Hz. Peygamberi ve Kuran-ı Kerim’in hakikatlerini yansıttığı bir aynadır. Mesnevi’yi şu benzetmeyle anlatırlar; “Kuran-ı Kerim eğer bir gül bahçesiyse, Mesnevi o gül bahçesinden derlenip toparlanmış olan gül yapraklarının damıtılmış, gül kokusu halidir” derler. Mevlana “Ben yaşadıkça Kur’an-ı Kerim’in kölesiyim. Hz. Peygamber’in ayağının tozuyum. Kim benden bundan başka bir şey naklederse, nakledilenden de nakledenden de şikâyetçiyim” diye buyurmuştur. Bir kitaptan bahsedilecekse o kitabın tanınması lazımdır. Mesnevi, Hz. Mevlana’nın gönlüne haktan ilham olarak gelmiş olan bir eserdir. Aslında bu manada kitabında farklı bir kıymeti vardır” ifadelerini kullandı.