Yılların yanlışından dönülüp “Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi” müzeden camiye çevrilip tekrar “ibadete” açıldı.

Tabi içeride ve dışarıda hazımsızlık başladı.

En çok da hazımsızlık yaşayan Yunanistan oldu.

Papanın içi yandı.

Avrupa “nayır nolamaz” dedi.

BAE, Mısır, Suudi Arabistan gibi ülkeler salaklaştı.

ABD bile hala kendine gelemedi…!

***

Hadi bu ülkelerin hazımsızlıklarını anlamak mümkün!

Ancak içimizdekilere n’oluyor?

“Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nin” yeniden “ibadete” açılması bunları neden bu kadar rahatsız ediyor?

Hatta içimizdekilerin hazımsızlığı dışarıdakilerden daha fazla oldu.

Resmen “kurdurdular.”

Ağızlarından adeta “salyalar” akıyor.

Nereye, kime saldıracaklarını şaşırdılar…!

***

Hele Cuma hutbesine Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın “kılıçla” çıkması bizimkileri çok rahatsız etti.

Sanki bu ülkede ilk defa Cuma hutbesine “kılıçla” çıkılıyor.

Yahu ülkenin birçok camisinde bu gelenek zaten sürdürülüyor.

Dinle diyanetle, namazla, niyazla alakanız olmadığından haberiniz yok.

Aslında her camide imam Cuma hutbesine çıkarken “kılıçla” çıkmalı.

Bunun usulü bu.

Bilmiyorsanız öğrenin.

Sizi gidi din cahili “yobazlar…!”

***

Yahu siz var ya siz!

Vallahi arızasınız.

Billahi tamir de olmazsınız.

Çatlayın ulan.

Patlayın be.

“Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi” artık “ibadete” açıldı.

Bu şeref de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a nasip oldu.

Galiba hazımsızlığınız, çatlamanız, patlamanız biraz da ondan…!

***

Kim ne derse desin.

Ne kadar çatlarsa, patlasın.

İstediği kadar da kudursun.

“Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi” artık “ibadete” açıldı.

O “sancak” hutbeye dikildi.

O “kılıç” kuşanıldı.

Allah’ın izniyle ebediyete kadar da;

Ne o “sancak” iner.

Ne de o “kılıç” yere düşer…!

***

Sonra;

Bırakın Yunanistan, Avrupa, BAE, Mısır, Suudi Arabistan ve ABD gibi ülkeler telaşlansın.

Size n’oluyor?

Bu telaşınız niye?

Hazımsızlığınız neden?

Yunanla, onla, bunla bir olmuşsunuz bu ülkenin tarihine, değerlerine, insanların inançlarına sövüp duruyorsunuz?

Kendinize gelin.

O “sancak” ve “kılıç” her şeye rağmen sizin burnunuzun kanamasına izin vermez.

Kıymetini bilin…!

***

Bu arada kimse;

“Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin” yeniden “ibadete” açılmasının altında “oy” hesabı falan aramasın.

Zira biz bugüne kadar;

Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, Necmettin Erbakan, Turgut Özal, Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller’e “Ayasofya’yı” biran önce “ibadete” açsın diye “oy” verdik.

Aynı duygularla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da destek olduk.

Sonuçta bu şeref Cumhurbaşkanı Erdoğan’a nasip oldu.

Bizim için bundan büyük bahtiyarlık ve zenginlik olur mu…?

***

Gelin;

Bırakın şu hazımsızlığı.

Bu ülkeye ve insanlarına Yunan’dan çok Yunan, düşmandan çok düşman olmayın.

Bak iki gün sonra Kurban Bayramı.

Kurban Bayramı ile “Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin” yeniden “ibadete” açılmasını “çifte bayram” olarak kutlayın.

Yok, illaki “kuduracaksanız” da “kudurun” be.

Tövbe, tövbe…!