İnsanların özel hayatına dair kişisel bilgilerinin…

Veya verilerinin korunması elzemdir…

Zira insanın özel bilgilerini devlet korumak zorundadır…

Kişisel veri, tartışmalı ve sınırları tam olarak çizilemeyen bir kavramdır; ancak yine de kısaca insana ait, bireyi tanımlayabilecek her türlü bilgi olarak tanımlanması mümkündür...

Aslında insanın, insan olarak evrendeki yerini alması ve toplumdaki konumu, insana bağlı bazı değerleri kişisel veri haline getirir, örneğin kişinin adı, adresi, hastalıkları, medeni durumu, cinsel tercihleri hep kişisel veri olarak kabul edilen bilgilerdir…

Ancak özellikle geçtiğimiz yüzyılda bilim ve teknolojideki gelişmeler ve bunun topluma ve toplumsal hayatı oluşturan bileşenlere yansıması daha pek çok bilgiyi kişisel veri haline getirmiştir…

Bu bağlamda banka hesap numarası, sosyal güvenlik numarası, vatandaşlık numarası ve elektronik posta adresinin şifresi bunlara örnek olarak gösterilebilir. Buna göre kabaca kişisel verilerin ikiye ayrılması mümkündür, birinci grupta insanın varoluşundan kaynaklanan kişiliğine ilişkin bilgiler yer almakta, ikinci grupta ise insanın modern bilişim toplumunda yer alması nedeniyle kendisine verilen ya da çeşitli hizmetlere ulaşmasında kullanılan bilgiler yer almaktadır. Ancak bu ayrım kişisel verilerin değeri ve korunmaya hak kazanımları açısından bir fark yaratmaz…

Kişisel veriler, yukarıda belirtildiği üzere ilk insanlardan bu yana var olarak gelmiştir...

Ancak bilişim teknolojilerinin gelişmesi ve internetin yaygınlaşmasıyla kişisel verilerin varlığı ve önemi ortaya çıkan sorunlar nedeniyle daha iyi anlaşılmıştır. Zira daha önce az sayıdaki kişi ya da kurumun elinde yazılı halde dosyalanmış olan bu bilgiler bilgi teknolojilerinin gelişmesi ile sayısal ortama aktarılmış, internetin yaygınlaşması sonucunda da hukuka uygun ya da aykırı olarak ilgili ilgisiz herkesin erişimine açılmıştır…

Bunun yanı sıra çok büyük sayılardaki kişisel verilerin çok küçük alanlarda ve aygıtlarda depolanabilmesi, bilgisayarların işlemci hızlarının katlanarak artması sonucu, bu büyük miktardaki verilerin çok kısa bir zamanda ve kapsamlı olarak işlenebilmesi, bilgi kırıntılarından yola çıkılarak, bireylerin belirlenmesine ve sonrasında ilgili bireyle ilgili her türlü bilgiye erişilmesine yol açmıştır…

hukuka aykırı eylemin faili olarak kendisini mahkeme karşısında sanık ya da davalı olarak bulabilmektedir. Bu durum bize kişisel verilerin korumasız bırakılmasının ne kadar ciddi sonuçlar doğurduğunu açık bir biçimde gösterir…

Kişisel verilerin korunmasının önemi, insan hakları ve bunların korunması bilincinin son elli yıl içinde gittikçe gelişmesine paralel olarak artmıştır. Bu bağlamda kişisel verilerin korunması hukuku da çeşitli dönemlere ayrılarak incelenir…

Lakin bu dönemlere ilişkin hangi ayrım benimsenirse benimsensin, kişisel verilerin korunmasının başlangıcı olarak tek bir dönem gösterilir. Buna göre bugün anlaşılan şekliyle kişisel verilerin korunmasın yönelik düzenlemeler ilk olarak bilişim teknolojilerinin gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla birlikte 1960’lı yıllarda tartışılmaya, 1970’li yıllarda ise hukuksal düzenlemelerin konusunu oluşturmaya başlamıştır…

Ülkemizde ise kişisel verilerin korunması son birkaç yıl önce yasal hale geldi…

İsteyen kişi bir başkasının kişisel verilerine ulaşabiliyordu…

Hatta…

Gizlice teknolojik kayıt alabiliyordu…

Bu tür olaylar mahkemelik olduğunda, kişisel verilerle ilgili ceza kanunu olmadığında kötü niyetli insanlara ceza bile verilemiyordu…

Çok kişinin, kişisel verilere dayalı canları yakıldı…

Sonunda Türkiye’de yasal manada vatandaşının kişisel bilgilerini koruyacak ceza yasasını çıkartarak doğru ve insani olanını yapmıştır…

Sağlıcakla kalın…