Aslında küçücük bir ada.

Eni 185, boyu 740 metre.

Biri sivri.

Diğeri yassı görünümünde olan iki “Hayırsızada’dan” yassı olanıdır.

Eskiden burası Bizans’ın sürgün yerlerinden biriymiş.

Tarihte Latinler ve Rusların istilasını uğramış.

İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır…!

***

Evet;

“Yassı Ada’dan” bahsediyorum.

Hani tarihte kimsenin yerini bile bilmediği “Yassı Ada.”

Maalesef bu küçücük adanın Türk Demokrasi tarihinde ki yeri acı, zulüm, işkence ve alçaklıkla dolu.

Zaten adanın kötü şöhreti de “27 Mayıs” 1960 darbesinden sonra gelmektedir.

Bu ada, kurulan mahkeme sonucu Başbakan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idama mahkûm edilmeleri ile hafızalara kazınmıştır…!

***

Bugün “Yassı Ada” artık eski görünümünde değildir.

Eskiye dair ne kadar kötü hatıra varsa özüne dokunmadan sil baştan imar edilmek suretiyle bambaşka bir görüntüye kavuşmuştur.

Yeni eklemeler yapılmak suretiyle “Yassı Ada” bundan böyle “Demokrasi Adası” olarak anılmaya başlamıştır.

Gidip görmüşlüğümden değil.

Hazırlanan fragman, fotoğraf ve görüntülerden edindiğimiz intiba bu olmuştur.

Gidip çıplak gözle görmek nasip olur mu?

Doğrusu içim kaldırmaz diye bu konuda tereddüdüm var…!

***

Bu adayla ilgili şahsi görüşüm şudur;

O kadar acıya, kahpeliğe, alçaklığa, namussuzluğa, işkenceye, insanlık dışı muameleye tanıklık etmiş “Yassı Ada” daha da yassı hale getirilmeli.

Taş, üstünde taş kalmamak kaydıyla denizin dibine gömülmeli.

Yani;

Haritadan silinmeli.

Milletin gönlündeki öfkeyi bastırmanın en kestirme yolu budur.

Zira o ada orada durduğu müddetçe bu milletin “darbecilere” ve “27 Mayıs’a” alkış tutanlara bakış açısı hiç ama hiç değişmeyecektir…!

***

Kim bilir belki de biz yanılıyoruz.

O adanın “Demokrasi Adısı” altında bir “Müzeye” çevrilmesi gelecek nesiller açısından son derece önemlidir.

Ancak bu adada yaşanan alçaklıkları, zulmü, kepazelikleri, şerefsizlikleri kelimelerle, fotoğraflarla, görüntülerle ifade etmek mümkün değildir.

Nitekim “Demokrasi Adası” adı altında oluşturulan “Müzede” Adnan Menderes ve arkadaşlarına yapılanların sadece “binde biri” bile zor anlatılabilmiştir.

Zaten asıl yapılanları anlatmak için “darbeciler” ve “27 Mayıs’ı” alkışlayanlar kadar alçak, namussuz ve şerefsiz olmak gerekir…!

***

İşte bu yüzden;

Elimde bir yetki olsa “Yassı Ada” denen o kaya parçasını denizin derin sularına gömerdim.

Havadan günlerce bombalayıp haritadan silerdim.

Hala daha “Yassı Ada” dendiğinde her yıl “27 Mayıs” geldiğinde içinin yağları eriyip tek kelime etmeyen şerefsizlere de bu fırsatı vermemiş olurdum.

Yine de adının değiştirilip “Demokrasi Adası” olması ve “Müzeye” çevrilmesi acılarımızı bir nebze de olsa azaltmıştır.

Buna rağmen o adanın yerle bir edilip haritadan silinmesini tercih ederdim…!