“Kar taneleri ne güzel anlatıyor. Birbirine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.”
Mevlana Hazretleri ne güzel ifade etmiş. Gökten milyarlarca inen kar tanesi var. Ama hiçbiri birine değmiyor. O kadar çok olmalarına ve peş peşe gökten inmelerine rağmen birbirlerine hiç dokunmadan yere düşmeleri, ne kadar da mucizevi bir olay değil mi?
Ama biz insanoğlu, koskoca dünyada, hem de Allah hepimize yetecek kadar nimet yarattığı halde, birbirimize dokunmadan, birbirimizin canını acıtmadan, birbirimize zarar vermeden yaşayamıyoruz.
Peki ne için? Koskoca bir hiç için.
Bir an sonrasında bile ne olacağımızı bilmeden ve de düşünmeden, koskoca bir hiç için, birbirimizi öldürüyoruz!
Kar taneleri ve insanoğlu…
Mücahit Bilici’den, belki biraz olsun düşünmemize yardım edecek bir yazı.
Tevhid heceleridir kar taneleri. Birliği söyleşirler. Birlik için inerler bir bir. Kol kola girip, bir olanın yalnızlığını vururlar yerin yüzüne. Tevhide mürekkep olurlar. Sahife-i arz bu mürekkeple yeniden yazılır, okunur.
Hecedirler sonra: bir yazının heceleri, kışın soğuk sayfasına yazılırlar. Ama onu okuyanların içini ısıtır, dünyasını ışıtırlar. Kar taneleridir bunlar; nazlı birer gelin gibi süzülürler gökten yere. Öylece ağarlar.
Hem, yere indiklerinde omuz omuza verip celâl ile cemalin eşsiz buluşmasına adres olurlar. Her yeri bire boyarlar. Bir için. Birlik için. Gözümüzün kirini, pasını; isini, pusunu silerler. Yine akıl, kalp, hayal ve daha nice duygularımıza davetiye olurlar. Günübirlik meşgalelerin, gündelik kaygıların anlamsızlığını hatırlatırlar. Duygularımıza sıcacık bir hasat mevsimi sunarlar.
Soğuk değildirler hem. Ezelî sorular uyandırırlar içimizde. Heyecanlanırız, kanımız kaynar. Üstelik, şeffaftır kar taneleri. Başkası için inerler. Kendinden olan birşeyi yoktur kar tanelerinin. Katre misâl, iddiasız ve renksizdirler. Ama aynaları geride brakırcasına, Şems-i Ezelî’ye yollarlar gözlerimizi. Yerin göz alıcı, gaflet verici tüm kesretini usulca örter kar taneleri. Kafaları göğe, gözleri güneşe yöneltirler. Göğün ve güneşin elçileridir kar taneleri. Biraraya gelip mektubunu okuturlar. Pencerelerden çektirirler perdeleri. Bizi okuyun, derler; Bizi okuyun!
 
Sadece yere mi yağarlar sanki? İçimize de yağarlar. Yüreğimize kar serpilir, su yerine. Serinleriz. Uyuşmuş duygularımız uç verir o zaman. Uyanırlar. Uyanırız. Yol, ev, bahçe, saçak tanımaz; öteye beriye, hatta okuduğumuz bu sayfaya da yağarlar. Dünyanın yollarını tıkarlar kimi zaman. Ama dünyalarımızın tıkalı yollarını açarlar. Yolda kalırız, ama gerçeğe yol alırız.
İşte böyledir kar taneleri. Kışın güzel taneleri. Tevhid heceleri. Melekut âleminin öpücükleridir kar taneleri. Uzatın yanaklarınızı, değsinler. Değmez mi?