Bazen öyle durumlar oluyor ki, ortada bir olumsuzluk var, sorumlular da belli ama nedense kimse “Kusura bakmayın, benim hatam” demiyor. Tıpkı bizim şu meşhur atasözünde olduğu gibi; “Kabahati gelin etmişler kimse almamış.”Bu atasözlerini çok seviyorum. Bü

Bazen öyle durumlar oluyor ki, ortada bir olumsuzluk var, sorumlular da belli ama nedense kimse “Kusura bakmayın, benim hatam” demiyor. Tıpkı bizim şu meşhur atasözünde olduğu gibi; “Kabahati gelin etmişler kimse almamış.”

Bu atasözlerini çok seviyorum. Büyüklerimizin her koşulda ortama uygun düşen bir sözü var. Atasözleri de içinde bulunulan durumu öyle güzel anlatıyor ki, başka söz söylemeye gerek kalmıyor. Tabi ki anlayana…

Geçtiğimiz hafta üst üste yaşanan olumsuzlukları anlatabilecek daha güzel atasözlerimiz de var ama yine kibarlığı elden bırakmayalım ve anlayan anladı diyelim…

Malum, geçen hafta kar yağışı vardı. Ne de hevesle bekledik kar yağsın diye… Yine büyüklerin deyimi ile, “Kar yağsa da şu mikroplar bir ölse” dedik…

Zira ben ve tanıdığım birçok kişi gripten kırılıyor adeta. Bir türlü atamadık şu illeti… Ve herkes aynı şeyi tekrarlayıp duruyordu, “Bir kar yağsa da mikroplar ölse…”

Ve beklenen kar geçtiğimiz hafta geldi. Ama ne manzaranın tadını çıkarabildik, ne de mikroplardan kurtulabildik. Tam tersi, mikroplarımız arttı…

Sebebi de herkesçe bilinen ve birçoğumuzun yetkililerin kulaklarını çınlatmakla kalmayıp adeta davul çaldığımız elektrik kesintileri…

Hem karanlıkta kaldık iş yapamaz olduk, hem soğukta kaldık resmen donduk, hem de iki gün boyunca erittiğimiz kar suyu ile susuzluğumuzu gidermeye çalıştık…

Deyim yerindeyse perişan olduğumuz bu iki gün boyunca yetkililerin yaptığı açıklamaların sinirimizi zıplatması da cabası oldu…

SASKİ’nin şehre su veren pompalarına SEDAŞ’ın elektrik verememesi binlerce insanı çileden çıkardı…

Kar yağacağını ve de şiddetli olacağını Meteoroloji günler öncesinden açıklamıştı. Ama SEDAŞ ve SASKİ bu uyarı karşısında hiçbir önlem almadı. Bir kurum dedi ki, “Bizden kaynaklanmıyor”, öteki dedi ki, “Arızayı gidermeye çalışıyoruz.” İyi güzel de sonuçta olan yine vatandaşa oldu…

Ortada bir kabahat var ama kimse sorumlu değil. Ve bence tek suçlu vatandaş… Su parasını, elektrik faturasını zamanında öde. Sayaç okuma parası öde, açma-kapama parası öde, sökme-takma parası öde… Üstüne bir de hizmet iste… 

Bu kadarı da fazla değil mi?

Sen vatandaş olarak istediğin zaman hizmet alamazsın… Hizmet edenler ne zaman ne kadar hizmet verirse, hakkına razı olacaksın… Şikâyet etmek haddiniz değil…