Kışlaçay Mahallesi’nin doğa harikası bir yer olduğunu dile getiren vatandaşlar, “Boğazköy ve Kışlaçay Mahallesi Ayı Oynak bölgesinde 74 hektarlık bir alana taş ve maden ocağı açılacağını öğrendik. Taş ve maden ocağını köyümüzde istemiyoruz. Eğer faaliyete geçerse bölgede bitki örtüsü değişecek, kaynak suyu bozulacak. Kar yağdığında çevremiz beyaz değil, çamur olacak” dediler.

Sadece bölge sakinlerini değil, tüm Sakaryalıları taş ve maden ocağına tepki göstermeye çağıran vatandaşlar, “Edinilen bilgilere göre, köyümüzün üst kısmında taş ocağı açılacak. Ruhsat sahibinin Ankara’dan bir iş adamı olduğunu öğrendik. İki aydır köyümüze gelip gidiyor. Ruhsat alanı, Boğazköy’ün toplam alanına eşit bir büyüklükte. Boğazköy – Doğançay yoluna inmek için tarlalardan geçiş yolu arandığı bilgisini de edindik. 2-A alanı olarak belirlenen doğa parçasına, Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından “maden arama ruhsatı” verilmiş. Bu alanda çalışma ruhsatı da alındığı taktirde geri dönüşü olmayan bir yola girilecektir. Taş ocağı açıldığı taktirde, elimizde kalan son doğa güzelliği ve yaban hayat, telafisi imkansız büyük zarar görecek. Köy taş tozu altında kalacak. Astım hastalıkları görülmeye başlanacak ve artarak da hastalık gelişecek. Ağır  taşıtlar trafik sorunu yaratacak. Akasya, Kestane ve Ihlamur ormanlarımız toz tabakasıyla kaplanacak. Verimleri düşecek ve kurumalarına neden olacak. Zaman içinde de yok olacak. Hayvan otlatmayı köylü kendi tarlarında yapsa da tozdan etkilenmiş otları hayvanlarına yedirmek zorunda kalacaklar. Bölgemiz Türkiye coğrafyasında flora çeşitliliği bakımından sayılı yerlerden bir bölgedir. Bu nedenle de köyümüz dahil olmak üzere bölgemizde arıcılık faaliyetleri yürütülmektedir. Arı kolonilerinin devamı ve organik ölçülerde bal üretimi, açılacak taş ocağı ile yok olacaktır. Gezici arıcılar da binlerce koloniyi bölgemizde konaklatmaktadırlar. Bundan sonra faaliyetlerini sürdüremeyecekler.

Hayvancılık, arıcılık ve tarım ürünleri ile geçimlerini sağlayan halk gittikçe verimsizleşecek bu topraklarda yaşayamaz hale gelecek. Su kaynaklarımız da etkilenecek, doğal yapı bozulduğu için su kaynakları kuruma tehdidi ile karşı karşıya kalacaktır. Çalışmalarda kullanılacak makinelerin kimyasal atıkları da sularımızın kirlenmesine neden olacaktır. Böyle bir taş ocağının varlığı köyümüzdeki ve civar köylerdeki arazi fiyatlarını da olumsuz yönde etkileyecek, bu coğrafyada yerleşmek, mülk edinmek isteyenleri uzaklaştıracaktır. Dinamit atışları yaban hayatın tamamını olumsuz etkileyecek, meydana gelen sarsıntılar etkili olacak ve gürültü kirliliğine yol açacak. Yıllarca kum ocaklarından çeken yöre halkımız şimdi de taş ocağından mağdur olacak. Doğamızla gururlanıp her fırsatta gelen köy dışında yaşayan ve köyde yaşayan tüm halkımızın bu duruma karşı birlik olması gerekmektedir. Hiç olmazsa buralar bozulmadan gelin köyümüzün bu doğasını fotoğraflayın, soluyun ve içinize sindirin. Bundan sonra göremeyeceksiniz ve torunlarınıza karşı başınız önünüzde olacaktır” dediler.