Dr. Erdoğan, Ramazan ayında oruç tutulduğu için bireylerin günlük yaşantılarında beslenme açısından önemli değişiklikler olduğunu söyledi.

Ramazan ayı dışında üç ana öğün olan günlük beslenme düzeninin, Ramazan ayında iki ana öğüne indiğini belirten Halk Sağlığı Müdürü Aydın Erdoğan, özellikle hamur işleri, tatlılar, kırmızı et, ekmek, pilav ve makarna gibi besinlerin tüketiminin arttığına dikkat çekti. Oruç tutarken de sağlıklı ve çeşitli besin seçenekleri ile yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması gerektiğini kaydeden Erdoğan, “Bu yıl Ramazan ayının sıcak yaz günlerine rastlaması nedeniyle oruç tutanların sağlıklarına biraz daha fazla önem vermeleri, iftar ve sahur menüleri konusunda daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır. Sıcaklıkların etkisiyle artan terleme ile birlikte yeterince sıvı alınmazsa su ve mineral kaybı sonucu, bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri ortaya çıkabilmektedir.  Su yaşamamız için elzemdir. Vücuttaki su oranının yeterli düzeyde tutulması hayati önem taşıdığından, vücuttan kaybolan miktarda suyun mutlaka yerine konulması gerekmektedir. Günde ortalama en az 2- 2,5 litre (12-14 su bardağı) su içmeye, bununla birlikte Ramazan ayında sıvı ihtiyacını da karşılayacak ayran, taze sıkılmış meyve suları, soda, sebze suları vb. içecekleri tüketmeye özen gösterilmelidir” dedi.

“SAHURU ATLAMAYIN”

Erdoğan, yeterli ve dengeli beslenmenin ramazan ayında da sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümü olan iftar ile sahur arasında üç öğünü tamamlamak ve mümkünse sahur öğününü atlamamak gerektiğini belirtti. Sahura kalkılmaması ya da sahurda sadece su içilerek oruca başlanmasının sağlık açısından oldukça zararlı olduğunu ifade eden Erdoğan, “Çünkü bu beslenme tarzı yaklaşık 16-17 saat olan açlık üresini, ortalama 20 saate çıkarmaktadır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Sahur öğününde ağır yemeklerden kaçınılmalıdır, sahur öğünü ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı ve kilo alma riski artmaktadır. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalı ve sahur yemeğinde süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün tercih edilmelidir. Ancak gün içerisinde aşırı acıkma problemi olanların midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren mercimek, bulgur pilavı gibi yemekleri tüketmesi; aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile unlu gıdalardan uzak durmaları gerekmektedir” diye konuştu.

aydin_erdogan.jpg

“HIZLI VE ÇOK TÜKETMEYİN”

İftarda kan şekeri çok düşük olduğundan kısa sürede çok miktarda besin tüketme isteği doğduğunu belirten Erdoğan, “Yapılan en büyük hatalardan birisi de çok hızlı bir şekilde, çok yüksek miktarda besin tüketmektir. Beyin doyma emrini yemekten 15-20 dakika sonra verir. Çok hızlı yemek yendiğinde bu süre zarfında yüksek miktarda, enerjisi yüksek besinler yenilebilir ve bu durum ilerleyen günlerde kilo alımına da neden olabilir” dedi.

ORUÇ TUTANLAR İÇİN BESLENME ÖNERİLERİ:

Oruç tutanlar için beslenme önerilerinde bulunan Halk Sağlığı Müdürü Dr. Aydın Erdoğan, “Ramazan ayında öğünler; sahur ve iftardan oluşan iki ana öğün ile iftardan sonra 1-1,5 saat arayla olacak şekilde iki ara öğün şeklinde düzenlenmelidir. Oruç tutanların mutlaka sahur yapmaları sağlığın korunması açısından önemlidir. Çay, kahve gibi kafein içeren içecekler yerine süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir. Susama hissi duyulmasa bile iftar ve sahur arasında sık sık su içilmelidir. İftara peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlanılması, 10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği (kırmızı ya da beyaz et olabilir), sebze yemeği veya salatayla devam edilmesi uygundur. Yine enerji veren ancak kan şekerini dengeli bir biçimde yükselten besinler (beyaz ekmek, pirinç pilavı gibi glisemik indeksi yüksek olan gıdalar yerine bulgur pilavı, kepekli ekmek veya kepekli makarna gibi posalı besinler) tercih edilmelidir. İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi vb.) veya meyve tatlıları tercih edilmelidir. Yemekleri hızlı yemekten kaçınmalı, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek yemelidir. Tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra birer saat ara ile her seferinde azar azar küçük porsiyonlar şeklinde beslenilmelidir. İftar yemeğinden hemen sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek, koltukta dinlenmek yerine biraz hareket etmek, kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sindirime yardımcı olması açısından yararlı olmaktadır. Ramazan ayında yemeklerin pişirme yöntemleri de çok önemlidir. Özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır. Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için, yemeklerde lif oranı yüksek gıdalar (kuru baklagiller, kepekli tahıllar, sebzeler) ve ara öğünlerde de taze ve kuru meyveler, ceviz, fındık, badem gibi kuru yemişler tercih edilmelidir” dedi.