Protesto yürüyüşü yapacaklar

8 Mart’ın, dünya kadınlarının taleplerini birlikte daha gür haykırdıkları, kendilerini toplumda eşit bir birey olarak yok sayan çağdışı zihniyetlere karşı çıktığı, kadını sömüren, aşağılayan, yok eden sistem ve zihniyetlere karşı omuz omuza mücadele verdiği bir gün olduğuna dikkat çekilirken kadına yönelik şiddet ve istismara vurgu yapıldı.

Sakarya Barosu Konferans Salonunda Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Esra Turgut, Av. Reyhan Şahin, Av. Betül Uruk ve Av. Rabia Çakar’ın katılımı ile yapılan basın açıklamasında, kadına yönelik şiddet ve istismarı protesto etmek için 8 Mart Perşembe günü saat 17.30’da Yeni Cami önünde toplanarak Demokrasi meydanına bir yürüyüş gerçekleştirileceği ifade edildi.

Kadın Hakları Merkezi avukatları tüm Sakaryalıların da bu yürüyüşe destek vermeleri çağrısında bulundu.

Geriye gidiş

Özellikle basında ve kamuoyunda giderek artan şiddet ve istismarının, sadece görünürlüğün ve farkındalığın artması ile açıklanmasına da tepki gösterilen bildiride,   “Kadına yönelik şiddet ve cinsel istismarın artmasını, görünürlüğün ve farkındalığın artmasıyla açıklanmasını kabul etmiyoruz. Kadına yönelik şiddet ve istismarın artmasında kadına yönelik politikalarda sistemli bir geriye gidişin etkisi büyüktür” denildi.

“Kamusal alanları kadınlar için güvenilir hale getirin”

Medya tarafından kadına yönelik şiddet haberlerinde eril bir dil kullanılarak kadının asıl görevinin annelik ve esas yerinin ev olduğu algısı yaratıldığına ve bu şekilde kadınların sosyal hayatta yer almasının kısıtlandığına dikkat çekilen bildiride,  “Kamusal alanların kadınlar için güvenilir hale getirilmesi sağlanacağı yerde kamu hizmetleri toplumsal cinsiyet ayırımına yol açacak şekilde verilmekte, failin fiili tartışılacağı yerde, kadının şiddete uğramasına bulunduğu yer, zaman ve giyiniş biçimleri mazeret olarak kullanılmaktadır” ifadelerine yer verildi.

“Kullanılan dile dikkat edilmeli”

“Kadınları toplumsal hayat dışına itmeye çalışan, cinsiyetçi ve ayrımcı politikalardan ve uygulamalardan vazgeçilmelidir” denilen basın açıklamasında politik dil kullanımının ve özellikle Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılmakta olan kadına yönelik cinsel tanımlamaların mevcut yasalarla çelişkili olmaması gerektiği uyarısında bulunuldu.