AK Parti Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz Cihannuma Dayanışma ve İşbirliği Platformu tarafından düzenlenen programda Başkanlık sistemi ve Yeni Anayasayı anlattı. Milletvekili Yavuz; "Biz işleyen bir sistem olmadığı için Başkanlık Sistemi ve yeni bir Anayasa istiyoruz. Anayasaya kutsal bir metin olarak bakılıyor. O yüzden dokunulamaz, el sürülemez, tartışılamaz olarak görülen anayasayı olması gereken yere koymamız gerekiyor" dedi.

Anayasa temelinin çöktüğünü ifade eden Milletvekili Yavuz; "Anayasa, milletten alınamayan egemenlik yetkisinin Anayasadan alınarak kullanılması üzerine kurgulanmıştır. Şu anki Anayasa millete güvenmeyen CHP zihniyetinin ürünüdür. Millet seçmese de iktidarda kalacak şekilde bir paradigma üzerine bina edilmiş ancak bu paradigma artık çökmüş durumdadır. Dolayısıyla mevcut Anayasanın bir anlamda temeli çökmüştür. Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliklerini sadece usulden inceleyebileceği hükme bağlanmışken, başörtüsü değişikliğinde olduğu gibi zaman zaman esastan da inceleme yapmıştır. Bu çoğu kez “Anayasanın Ruhu”na atıfla gerçekleştirilmiştir. Bu ülke; Anayasanın kendisini tam olarak anlayamamışken bir de ne olduğu belli olmayan ruhu ile uğraşmak zorunda bırakılmıştır. İşlerine gelmediği durumda ruh çağırıcılar devreye giriyor. Anayasa mahkemesi de bu ruh çağırıcılığının başında geliyor. Kritik zamanlarda Anayasanın ruhuna aykırı mı, değil mi, ruh çağırıcılığı yöntemi ile çözüyorlar. Millet, ruhunu bilmediği Anayasaya daha fazla katlanamaz. O zaman bu Anayasanın öncelikle ruhunu teslim etmesi ve yeni bir Anayasanın yapılması gerekiyor. Mevcut anayasaya göre devletin milleti vardır. Halbuki devletin milleti olmaz, milletin devleti olur. Anayasanın 177 maddesinin 113 maddesi bu güne kadar değişmiş. Yani yaklaşık yüzde 65-70’i değişmiş ancak bu kesinlikle yetmez. Zira  madde madde hepsini değiştirsek de olmaz. Anayasanın bir bütün olarak ele alınıp, yeniden kurgulanması lazımdır" ifadelerini kullandı.

AK Parti Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz konuşmasına; "1924 Anayasası, millete ait olan egemenlik yetkisinin, sadece seçilmiş milletvekilleri eliyle kullanılabileceğini öngörmüşken, darbe Anayasası olan 1961 ve 1982 Anayasa'sında bu egemenlik yetkisinin Anayasada belirtilen organlar eliyle kullanılacağı hükme bağlanmış ve bir anlamda milletin elinden bu yetki alınmıştır. Özellikle Menderes'in büyük seçim başarısından sonra yaşanan ihtilal sonrası; ülkeye hakim olan CHP kafası millete güvenilemeyeceğine karar verip, milletin egemenlik yetkisini Anayasa'ya devretmiş. Hükümet kaybedilse de Anayasa ve kurumlar üzerinden iktidarlarını devam ettirmek istemişlerdir" şeklinde devam etti.

Başkanlık sisteminede değinen Milletvekili Ali İhsan Yavuz; "Şu anda Türkiye'de sağlıklı işleyen bir sistem olmaması yeni bir sistemi zorunlu kılmaktadır. Özellikle Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi ile iki tane meşrutiyet alanı oluşmuş oldu. İki ayrı meşrutiyet alanının oluştuğu bir sisteme artık parlamenter sistem demek mümkün değildir. Şu anki sistem tam olarak olmasa da yarı başkanlık sistemine benziyor.
Türkiye'de parlamenter sistem sağlıklı gitmemiş. 93 yılda 64 hükümet kurulmuş. Sık sık kurulan-dağılan hükümetler, milletvekili pazarlıkları, başarısız koalisyon denemeleri vs. Parlamenter sistemin gitmediğini ve başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini bize göstermiştir. Bizim düşündüğümüz Başkanlık sisteminde Başkan meclisi fes edebilecek. Ancak fes ettiğinde kendisinin de görevi bitmiş olacak. Tam bir denge sistemi kurulmuş olacak. Başkanlık sisteminde başkan ayrı, meclis ayrı seçilecek. Muhtemelen yeni sistemle daraltılmış bölge sistemi gelecek. Adayın belirlenmesinde en çok yerel memnuniyet belirleyici olacak, bu da partinin yukarıdan belirleyici etkisini azaltacak."
Başkanlık Sistemine geçiş ile ilgili korkular
"Başkanlık sistemi ile ilgili yersiz iki büyük korku var. Birincisi Başkanlık sistemi diktatörlüğe yol açar mı? İkincisi de federal sistem gelir mi? Cumhurbaşkanının yasama yürütme ve yargıya ait yetkileri başkanlık sisteminden çok daha fazladır. Bu gün Yürütme ve Yasama tamamen iç içe geçmiştir. Oysa Başkanlık sisteminde sert kuvvetler ayrılığı vardır. Başkanlık sisteminde Yürütme yani Başkan yasa yapma ve bütçe kanunu çıkartma imkanına sahip olmayacaktır. Yasa tamamen parlamentonun işi olacak Başkan bu süreçlere müdahale edemeyecektir. Parlamento yasa yapacak, Başkan ise bu yasaları uygulayacaktır. Dolayısıyla tam bir denge-Fren sistemi söz konusu olup diktatörleşmenin olması imkansızdır. Eyaletlere ayrılma meselesine gelince, Bizim Başkanlık sistemi tasavvurumuzda federasyon kesinlikle yoktur. Bunu defalarca deklare etmiş olmamıza rağmen muhalefet bilerek bu konuyu manipüle ediyor. Sanki Başkanlık sistemi geldiğinde Türkiye eyaletlere ayrılacak gibi bir imaj oluşturmaya çalışıyorlar. Oysa Osmanlı’dan beri ki yaklaşık 700 yıldır Türkiye üniter yapı esasına göre yönetilmektedir. Başkanlık sisteminde de bu kesinlikle böyle devam edecektir" dedi.