Sunumunu Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Müh. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Şeker, Sakarya Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Çerezci ve Bilgi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bilge Zeynep Balaban’ın yaptığı panelde elektromanyetik kirliliğin özellikle kansere yol açan etkileri üzerinde duruldu.

Baro Başkanı Av. Zafer Kazan, panelin açılışında bir konuşma yaparak, “Bu panelde geleceğimizi konuşacağız. Bu konunun neden bu kadar önemli olduğunu kamuoyu ile paylaşacak ve önemli uyarılarda bulunacağız. Üzülerek söylüyorum ki tam ‘Aptallık Çağı’nda yaşıyoruz. Kendimizi, geleceğimizi göz göre göre yok ediyoruz. İnsanlar belki 100 yıl sonra diyecekler ki ‘Dünya bir zamanlar ne kadar güzel bir yermiş! Yeryüzü yeşil, gökyüzü maviymiş’. Soracaklar sonra; ‘Bu insanlar neden bile bile kendi sonlarını hazırlamışlar, dünyamızı mahvetmişler böyle? Kendilerini bu kadar mı değersiz görmüşler?’ Henüz vaktimiz var! Geleceğimizi kurtarmak mümkün” dedi.

“Erenler trafik parkı ciddi tehlike”

İlk konuşmacı olarak söz alan Sakarya Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Çerezci, Elektromanyetik Kirliliğinin elektrikli aletlerden kaynaklandığını belirtti. Bu kirliliğin insan sağlığını en fazla etkilediği alanların başında baz istasyonları, yüksek gerilim hatları ve cep telefonları olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çerezci; “Elektromanyetik Kirlilik özellikle çocuklar ve yaşlılar üzerinde ciddi tehlike arz ediyor. Pek çok Avrupa ülkesi durumun farkında ve önlemler alıyorlar. Bizde de Avrupa Birliği uyum sürecinde çeşitli yasal düzenlemeler yapıldı fakat yeterli değil. Maalesef bizim yasalarımızda belirlenen üst değerler diğer Avrupa ülkelerinin çok çok üzerinde. Örneğin Erenler Trafik Parkı. Kamuoyunun yakından bildiği o park, yüksek gerilim hattı altında yapılmış olup, ölçülen yüksek değerler halk sağlığını, özellikle çocuk sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. Peki, şimdi soruyoruz konu ile ilgili bu belediye nasıl bir çalışma yaptı? Bir eylem planı var mı? Yaşanması muhtemel kötü sonuçların sorumluluklarını kim üstleniyor?” dedi.

Yönetimsel duyarlılık gerektiğine dikkat çeken Çerezci, “Kent idarecileri halk sağlığını öncelikli olarak sağlamak ve bu yönde kararlar almak zorundalar” diye konuştu.

Prof. Dr. Çerezci’nin ardından söz alan Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Selim Şeker ise, elektromanyetik kirliliğin ekonomik kaygılar ve yönetimlerdeki idarecilerin bilinçsizlikleri nedeniyle çok daha vahim bir tablo yarattığını söyledi.

“Kobay olarak kullanılıyoruz”

“İsteğimiz dışında, bilinçsiz bir şekilde bu deneyin içinde kobay olarak kullanılıyoruz. Uzman olarak bize sormuyorlar. Maalesef sonuçlarını bildiğimiz bir deney bu” diyen Prof. Dr. Selim Şeker, “Bu sonuçlar uzun vadede ortaya çıkacak. Duyu organlarımızla algılayamadığımız bu kirlilik kısa vadede baş ağrıları, uykusuzluk, halsizlik, depresyon gibi rahatsızlıklara yol açarken uzun vadede hücre yapısını bozmakta ve kansere sebebiyet vermektedir” söyledi.

“Sorumluluk belediyelerde”

Elektromanyetik kirliliğin önlenmesinde en büyük sorumluğun belediyelere ait olduğunu belirten Prof. Dr. Şeker, şehir planlamasında yüksek gerilim hatlarının dikkate alınmasını, baz istasyonlarının gelişigüzel yerleştirilmesine izin verilmemesi gerektiğini ifade etti.

Prof. Selim Şeker bireysel olarak alabileceğimiz önlemler de olduğunu belirtirken “Dizüstü bilgisayarları doğrudan kucağınızda kullanmayın, cep telefonlarını mümkün olabildiğince az ve mutlaka kulaklıkla kullanın” dedi.

“10 dakikası da bir, 1 saati de”

Erenler Trafik Park ile ilgili yetkililerin yapmış olduğu “günde 1 saatini parkta geçiren bir çocuğun bu elektromanyetik alandan etkilenmeyeceği” yönündeki açıklamalarına da cevap veren Prof. Dr. Şeker, “Böyle bir şey olabilir mi? Bu açıklama hangi bilimsel rapora dayanarak yapılıyor? On dakikası da, bir saati de aynı tehlikeyi içeriyor” diye konuştu.

“Çocuklar risk altında”

Bilgi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Zeynep Bilge Balaban ise, elektrikli aletler tarafından çevreye yayılan dalgaların ‘Radyasyon’ olduğunu ve bu radyasyonun direkt olarak hücre yapısına etkide bulunarak hücrenin bozulmasına sebep olduğunu ifade etti. Bu bozulma sonucunda kanserlerin oluşma sürecinin en az 5 – 10 yılda tamamlandığını, bazı kanser türlerinde bu sürenin 20 yılı bulabildiğini söyleyen Balaban, özellikle çocukların risk grubu içinde yer aldığına dikkat çekti.