İnsan Hak Ve Hürriyetleri Ve İnsani Yardım Derneği’nden (İHH) yapılan açıklamada, 2011’in Mart ayından itibaren, sivil halkın meşru talepleri ile başlayan, ancak; Beşar Esed, Rusya, ABD, İran ve mezhepçi çetelerin baskı, sindirme, işkence, tecavüz ve katliamları ile tarihin en acımasız felaketine sahne olan Suriye’de direnişin 7. yılına girdiği belirtildi.

Açıklamada, resmi rakamlara göre Suriye’de bugüne kadar 15 bini çocuk  olmak üzere yaklaşık 600 binden fazla insanın katledildiği, 2 milyon kişinin yaralandığı, Suriye’den kaçarak başka ülkelere sığınan mültecilerin sayısının 4 milyona yakın olduğu ve Suriye içerisinde yer değiştirmek zorunda kalan insan sayısının ise 6 milyon olduğu belirtildi.

İHH’nın açıklamasında, “Savaş sürecinde 14 milyon kişi ise düzenli bir gelir elde etmekten mahrum kalmışlardır. Bahsetmiş olduğumuz rakamlar resmi kurum ve kuruluşların bildirmiş oldukları rakamlar olup, gerçekte ise bu rakamların çok daha fazla olduğunu tahmin etmek hiç de zor değildir.

Bu tabloya rağmen BM ve küresel devletlerin muhalif yapılanmalara karşı koyduğu ambargo, Rusya, Çin ve İran gibi kimi bölgesel ve küresel güçlerin açık maddi ve manevi destekleri ile katil Esed rejimi katliamlarına hız katarak devam etmektedir. Son olarak sahneye konulan ve trajikomik bir tiyatro oyunundan ibaret olan sözde ateşkes anlaşması dünya kamuoyunun gözünü boyarken, Suriyeli mazlumların acılarını daha da bir derinleştirmiştir. Astana Barış görüşmelerinde ‘Türkiye'nin tüm iyi niyetli çabalarına, barış görüşmelerinin yürümesi için gösterdiği samimi ve yoğun çalışmalara rağmen, Suriye'de barış için bir yol alınamamaktadır. Dünya devletleri bu gayretli barış çalışmalarını adeta sabote etmektedir.

Sözde barış görüşmeleri sürecinde Suriye’deki tüm yaşam alanları Amerika, Rusya, İran, Suriye ortaklığının bilinçli birer hedefi olmuştur. 
Son olarak İdlib'de düzenlenen kimyasal silah saldırısında çoğunluğunu çocukların oluşturduğu 100'den fazla sivil hayatını kaybetmiş, yaklaşık 500 sivil de yaralanmıştır. Yaralıların tedavi edildiği Rahma hastanesi ve yine yaralılara müdahale eden sivil savunma merkezlerine 5 defa saldırıda bulunulmuştur. Yine İdlib'de Maret Numan bölgesinde hastane vurulmuş, tedavi gören onlarca sivil yaralanmış, hastane kullanılamaz hale getirilmiştir. Şam'da kuşatma altında bulunan Doğu Guta Kabun Mahallesinde çok sayıda hava saldırısı olmuş, Duma'da ise engelli sağlık merkezi vurulmuş, Hama'da birçok noktaya aynı anda hava saldırıları düzenlenmiştir.

Dünya devletleri bu süreci kınamalar eşliğinde geçiştirmekte, ateşkese sadakat tavsiye edilmekte ve sadra şifa olacak herhangi bir tedbir alınmamaktadır. Yapılan bu kınamalar ölümlere engel olmazken, fiili olarak savaşın tarafı olan ve Suriye’nin her yerini bombardımana tabi tutan Rusya’nın ‘Barış çağrıları’ trajik bir durum olarak karşımızda durmaktadır. Tüm dünyanın gözleri önünde bir ülke yok edilmekte ve bir halk soykırıma tabii tutulmaktadır.  

Dünya devletlerinin oynadığı barış tiyatrosunun kurbanları maalesef yine Suriyeli masum siviller, kadınlar çocuklar olmaktadır. Tüm Suriye muhaliflerini terör örgütü olarak niteleyen Batılı devletler, PKK/PYD gibi cani örgütler ile ittifak yapmakta ve her türlü ağır silahlar ile donatmaktadır. Türkiye'nin DEAŞ ve PYD/PKK terör örgütlerine karşı mücadelesinde ise ABD-Rus ve onlara eklemlenen mezhepçi çeteler, ittifak oluşturmaktadır.

Dün yine Gabar Dağında hain teröristlerin kurduğu pusu neticesinde 3 askerimizi şehit vermiş bulunmaktayız. Askerlerimizi şehit edenlerin de, Suriyeli bebekleri kimyasal silahlarla boğarak canlarını alanların da aynı el olduğunu biliyoruz. Tetikçi ve taşeron terör örgütleri ve arkalarındaki işbirlikçilere rağmen aziz milletimiz zalimlere boyun eğmeyecek ve mazlumun yanında olmaya devam edecektir.
Suriye başta olmak üzere mazlum coğrafyalarda yaşanan hadiseler bizlere net olarak göstermiştir ki; İçinde yaşadığımız ve modern olarak adlandırılan dönem insanlık tarihinin en ilkel, en barbar ve en vahşi dönemidir. Nesnel olarak sağlanan gelişmeler beraberinde vicdani olarak ilerlemiş erdemli insan tipini ortaya çıkarmadığı gibi bilakis vicdanları kör eden bireyselleşme hastalığını daha da bir derinleştirmiştir.

Biz buradan tekrar ediyoruz ki; Suriye’de ve dünyanın dört bir köşesinde terini ve kanını akıtan Müslümanların velisi Allah’tır ve O kendisine sığınanları asla sahipsiz bırakmaz. Tarafların ve safların netleştiği şu dönemde, dünyada ve ahirette hesabının sorulacağı bu olaylar karşısında sıfatı İslam ve insan olanların yapması gereken şey bu tablolar karşısında mazlumun yanında yer almaktır. Özellikle Müslüman olduğunu iddia edenler mazlum ve mustazaflara sahip çıkmak ve onları zalime terk etmemekle mükelleftirler.

Ey Müslümanlar, İslam ümmeti, saldırı ve terör haberlerine alışıp duyarsızlaşmayın. Kardeşliğinizi unutmayın, tek yürek olarak mazlumun yanında yer alın. Ey İslam ülkelerinin liderleri, bu karanlık ve kuralsız savaşı durdurmak için maddi ve manevi her türlü gücünüzü seferber edin. Masumları, anaları, yavruları ezip geçen bu hayasızca akını durdurun. Unutmayın, bu vebal her birinizin, hepimizin sırtındadır.

Şu anda İdlib için en acil ihtiyaç ilaçtır. Herkesi ülke genelinde başlatılan ilaç kampanyasına katılamaya davet ediyoruz” denildi.

İHH’nın yardım kampanyasına katılmak isteyenler ise; IBAN TR17 0020 5000 0100 6457 8000 01 nolu hesaba, açıklama kısmına “İLAÇ” yazarak, para yatırabilecekler.