Devamlı hasta veya çok yaşlı olup, altmış gün kefaret orucunu tutamaz ise, altmış fakire bir gün taam (yemek) ibaha eder. Yani doyurur. 
Aç olan altmış fakiri, bir günde iki kere doyurmak lâzımdır. Hepsinin aynı günde yemeleri şart değildir. Bir fakiri her gün iki defa doyurmak üzere altmış gün veya her gün bir defa doyurmak üzere yüzyirmi gün yedirmek de olur. Yahut, altmış fakirin her birine, yarım sâ’ [bin yediyüz elli gram] buğday veya un veya bir sâ’ arpa, kuru üzüm, hurma temlik eder. Bunların kıymeti kadar ekmek, başka mal veya altın, gümüş vermek veya bunları bir fakire altmış gün devamlı vermek de caiz olur. İbaha, yani, kendisini doyurması için fakire Fülüs [kağıt para] da verileceği (Bedâyı’)da yazılıdır. Altmış günlüğü, bir fakire, bir günde toplu verse, bir günlük vermiş olur. Altmış fakiri sabah, altmış başka fakiri de akşam doyurursa, sabah doyurduklarını akşam veya akşam doyurduklarını sabah, bir daha doyurmalıdır. Yahut, bunlardan altmışının her birine, Sadaka-i fıtır miktarı mal temlik eder. İki kefaret için, altmış fakirin her birine, iki kat [bir sâ’] buğday verirse, bir kefaret ödenmiş olur. Köle satın alabilecek kimsenin oruç tutması, oruç tutabilenin de fakirleri doyurması caiz değildir. Fakir olan hasta ve ihtiyar, zengin olunca doyurur. Kefaret yaparken niyet etmek lâzımdır. (Tam İlmihâl s. 321)/ www.dinimizislam.com