Gazetelerde yazılmış öyle haber ve yorumlar vardır ki, kimi zaman insanı güldürür, kimi zaman düşündürür, kimi zaman da hem güldürür hem de düşündürür.

Yeni Sakarya’dan Hamdi Güler yazmamış olsaydı, haberim olmayacaktı.

Belediye Meclisi ‘ses kirliliği’ ile mücadele kapsamında mahalle aralarında hoparlörle satışların yasak edilmesini karar altına almış.

Kabahatler Kanunu çerçevesinde alınan kararı Arifiye Belediyesi başarıyla uygulamış; ama diğer belediyeler bu konuda başarılı değilmiş.

Şimdi Hamdi Bey, başta Adapazarı Belediyesi olmak üzere diğer belediyelerden, kulaklarının üzerine yatmamalarını ve tıpkı Arifiye Belediyesi gibi bu kararı uygulamasını istiyor.

Gerekçesi şehirde gürültü…

***

Hamdi Bey, yazısında sokak satıcılarının çıkardığı gürültüyü örnek gösteriyor.

Resmen 1 yaşına daha bastım.

Satıcıların sokaklardan bağıra çağıra geçmelerinin yasak edilmesi isteğinin Hamdi Bey’den gelmesine hayret ettim.

Şundan:

Hamdi Bey deyince akla Yenicami, Yenicami deyince Adapazarı’nın göbeği, Adapazarı deyince şehir gelir.

Mademki Hamdi Bey, sembol bir Adapazarı şehirlisi, o halde şehir gürültüsüzlüğünden değil de neden şehir gürültüsünden şikayetçiydi?

Galiba, nice zamandır yönünü kaybetmiş bizim şehir, Hamdi Bey gibi bir şehirliyi de kendisine benzetmiş, şaşırtmıştır.

İşte bu yazı, şaşkın Hamdi Bey’in,  belediyeleri eskaza şaşırtmaması için yazılmıştır.

***

Şöyle:

Bugün şehir demek gürültü demektir; en dar ve en geniş anlamında arabaların korna seslerinden, polis, ambulans ve itfaiye siren seslerine, satıcı seslerine, dövüşen insan seslerine varıncaya dek, gürültü…

Bugünkü şehirlerden gürültüyü kaldırırsanız, bugünkü şehir bugünkü şehirliğinden çıkar.

İçi boşaltılmış bir taş yığınına döner.

Her bir şehirdaş da, ıssız bir tepede kurulu huzurevinde yaşıyormuş gibi bir his yaratır.

Bütün bugünkü sosyal temelleriyle şehir kaldıkça onun gürültüsü de kalacaktır.

Bir keman nasıl ancak çalındığı ve ses verdiği zaman kemansa, bugünkü şehir de, iyi veya kötü, gürültüsü ve ses verişiyle şehirdir.

Demek ki, bugünkü şehir bugünkü şehir olarak kaldıkça, onda, en dar ve en geniş anlamıyla, gürültüyle kavga etmek bir ütopidir.

Dahası kara mizah tadında boş bir gürültüdür…

Dipnot:

Merak ediyorum, 116 yıllık Adapazarı Ekspresi’nin hayatımızdan çıkarılmasıyla birlikte raylardan gelen o tekerlek gürültüsü ile çıkardığı o düdük gürültüsünü özlemeyen var mıdır?