28 Şubat sürecinin 16. yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yapan Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce, dönemin sadece aktörlerini değil zihniyetini de yargılamak gerektiğini ifade etti. Eğitim İlke-Sen (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası) MYK üyesi Beytullah Önce, 28 Şubat 1997 yılındaki MGK kararlarıyla başlayan sürecin yıldönümü vesilesiyle bir açıklama yaptı.

Önce; “28 Şubat 1997’de alınan MGK kararlarının kamuoyuna açıklanmasının üzerinden 16 yıl geçti. O gün toplum üzerinde kurdukları vesayet düzenini devam ettirmek isteyenler, bir kez daha askeri müdahaleye gerek duymuştu. O günlerden bugüne milyonlarca insanın öğrenim ve çalışma hayatına vurulan ağır darbelerin izleri kaldı. Siyasi yargı kararlarıyla hapis cezası çekenler ise hâlâ mağdur. Tüm bunları yapanları ne unuturuz ne de affederiz! Ve hemen hatırlatırız ki; dönemin sembol uygulaması başörtüsü yasağı bugün kamuoyundaki yanılsamalara rağmen sürmektedir. Kamu çalışanları; ilk ve ortaokul ile lise öğrencileri için takvim hâlâ 28 Şubat’ı göstermektedir! Diğer bir eleştiri noktası ise aktörlerin değişmesine rağmen toplum üzerindeki vesayet anlayışının sürüyor olmasıdır. Siyasal akıl, hâlâ toplumu değil devlet iktidarını esas almaktadır. Darbeci aktörler ve yandaşları kadar böyle bir iktidar anlayışının da mahkûm edilmesi gerekmektedir” dedi.

Beytullah Önce, açıklamasının devamında şu değerlendirmelerde bulundu: “28 Şubat sürecinden bugüne şüphesiz çok şey değişmiştir; fakat esasa indiğimizde sorun çıkaran zihniyetin aynı kaldığını gözlemliyoruz. Hakkaniyeti, adaleti, özgürlüğü, ehliyet ve liyakati esas alan bir düzen hâlen inşa edilebilmiş değildir. Bu bağlamda nasıl ki 12 Eylül davasıyla darbeci komutanların yargılanmakta ve ama buna karşı 12 Eylül darbesinin getirdiği siyasal ve ekonomik düzen işlerliğini koruyorsa; benzer bir durum 28 Şubat için de geçerli. Siyasal aktörler değişti fakat siyasal akıl aynı; halk adına en iyiyi ve en doğruyu yine yönetenler biliyor! Yönetimde hâlâ ‘hikmetinden sual olunmaz’ bir milli güvenlik anlayışı hâkim! O halde bugün 28 Şubat süreci yeniden gündeme geldiğinde yapılması gereken; sadece geçmişi hatırlamak değil aynı zamanda adil ve özgür bir gelecek için sorumluluk da almaktır. İnsanın izzeti ve onuruyla bağdaşmayan yasaklar, baskılar, hak gaspları ve emek sömürüsü varken, herkes adalet için taşın altına elini koymak zorundadır. Sorunlarının çözümü için sorumluluğunu havale edenler; zaman içinde yapılan yanlışlara ortak olduklarını unutmamalıdır.”