Ancak o sabah korkuyla uyanıp, “ne zaman bizim de kapımıza dayanacaklar” diye endişe edenler için çok şey ifade ediyor.

Zira birçok masum insan için “12 Eylül 1980 sabahı” hayatlarının karardığı tarih oldu. Demokrasi adına tarihe “yüz karası” olarak geçti.

Belki daha önceki yazılarımla “tekrara” düşeceğim ama “12 Eylül 1980” sabahında yaşananları tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum…

Evet, “1980 Darbesi’nin” üzerinden tam 34 yıl geçti. O günün sabahında darbe olduğunu rahmetli babamızdan öğrenmiştik.

Kendisi her zamanki gibi sabah namazı için evden camiye giderken askerler tarafından yoldan çevrilmişti.

Rahmetli, telaşlı bir şekilde eve gelip; “kalkın darbe olmuş galiba” diye korkulu sesle bizleri uyandırmıştı…

Tabi sonrası malum, bütün aile gün boyu radyonun başından ayrılmadık. Tıpkı “1960 Darbesi’nde” olduğu gibi kimlerin topladığını öğrenmeye çalıştık.

Sonra televizyonu açtığımızda Kenan Evren’in o meşhur konuşmasını TRT ekranlarından izlemeye başladık.

Zira o tarihlerde başka bir kanalı izleme şansımız yoktu. Dolayısıyla Kenan Evren 12 Eylül tarihinde TRT ekranlarında mecburen iyi “reyting” yapmıştı…

Tabi “darbenin” ilk günleri olan biten hakkında daha fazla bilgi almak istiyorduk ama TRT dışında yayın yapan bir kuruluş yoktu.

Kaldır indir Kenan Evren’in o meşhur “darbeyi neden yaptık” yalanının dışında bilgi sahibi olamıyorduk.

Ertesi gün “gazetelerden” detaylı bilgi alabiliriz diye düşündük. Ama sokağa çıkma yasağı vardı.

Nitekim sonra ki günlerde “askerlerin” kontrolünde çıkan “gazeteler” mahallelerde satılmaya hatta dağıtılmaya başladı…

O günkü “gazetelerin” manşetlerini hatırlıyorum da “asker postalını dilleriyle parlatmayan” bir tek “gazete” ve “gazeteci” yoktu.

Bütün “gazeteler” ağız birliği yapmışçasına “hoş geldin asker” türünden manşetler atmıştı. Köşe yazarları da yapılan darbeyi öve, öve bitiremiyordu.

Ülke zaman içinde biraz normalleşince, “postalın altına serilen halı da” yavaş, yavaş kalktı. Ama “12 Eylül” kalıntısı “gazete” ve “köşe yazarları” hala mevcut…

Çok şükür AK Parti hükümetleri ve bugün Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan “askeri vesayeti” dik duruşuyla ortadan kaldırdı.

Şimdi de “paralel yapı” denen başka bir “vesayetçi” zihniyetle mücadele ediliyor. İnşallah onlarında hevesleri kursağında kalıp Türkiye bunu da atlatacak.

Netekim artık, “Cumhur Başkan, 12 Eylül mahkûm oldu.” Hele Cumhuru temsil eden “Erdoğan” olduktan sonra Türkiye’nin önünde kimse duramaz…