Konukların ilgiyle izlediği programda 'Hayatı bir yolculuk olarak kabul etmek' gerektiğini belirten Medeniyet Üniversitesi Doğu Dilleri Bölüm Başkanı ve YÖK Genel Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Çiçekler, “Bu dünyaya gelişimizin gayesini, niyetini dönüş yolunda yanımızda olacak azıkları hatırlamak gerekir. Dünya hayatına bir yolculuk olarak bakmak gerekir. Yolculuğu yorgun argın olmadan maksada erişmiş olarak nasıl tamamlarız. Bir rehbere, bir araca ihtiyaç var mıdır? Bunu sıklıkla düşünmek ve hatırlamak gerekir” dedi.

"Vazifelerimizi unutuyoruz"

İnsanoğlunun aslında bir avcıya benzediğini ve avcının vazifesinin de ceylan avlamak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çiçekler; “Düşünün ki bu avcı avlanacağı yerde ceylanları unutup doğanın güzelliğine dalmış olsun. Gerçek vazifesini unutsun. İnsan da bu dünyada çeşitli şeylere yoğunlaşarak gerçek gayemizi unutmaktadır. Oysa insanoğlunun bir hedefi vardır ve bir süre burada kalacaktır. Hayata böyle bakmak gerekir" diye devam etti.

"Hikayeler hayali olanı somutlaştırır"

Ferîdüddin Attâr’ın tıpkı Hz. Mevlana gibi insan olmamızı hatırlatarak, bize gayemizi unutturmamaya gayret ettiğini ifade eden Prof. Dr. Çiçekler; “Hikayeler bize muhayyel olan bazı şeyleri somutlaştırır. İnsanın esas gayesi Hak’a ulaşmaktır. Dünyaya o kadar bağlanıyoruz ki, bu bize gayemizi unutturuyor. Bu sebeple bu yolculuğu tamamlayabilmek için bir rehbere ihtiyaç vardır. Bizim yol rehberimiz Hz. Peygamberdir. Yola çıkmak için bazı şeylerden vazgeçmek lazım, nefsi bırakmak, insanlarla hatta dünya ile ilişkileri düzeltmek lazım. İnsansa dünyanın güzelliklerine aldanıp ab-ı hayat suyunu arzular. Yani ölümsüzlük suyunu ister.” dedi.