Şehrimizde yoğunlaşan bir hastalık yaygınlaşıyor…

Nedir bu hastalığın adı?

İnsan sevmezlik…

***

Farkında mıyız bilmem, artık insanları sevmiyoruz, gün geçtikçe birbirimize düşmanlaşıyoruz…

Medyamız insan sevmeyen köşe yazarlarıyla dolup taşıyor…

Gerçeği ağzına almayandan tutun, yalanı ayakları üzerine oturtup gerçekmiş gibi hazır olanların insana düşmanlıkları kör kör parmağım gözüne…

Hayatın tadını bilen, yaşamdan zevk alabilen, mizahın tadını çıkaran, insan insana yaşamın kerat cetvelini hesap eden meslektaşlarımızın gün be gün azalması, insanın yüreğini buruyor…

***

Oysa bir zamanlar bu toplumda insan sevgisi geçerliydi ve yazarların pusulasıydı…

Hümanist şair Rüştü Onur’un şiirini kim unutabilir:

Benden zarar gelmez

Kovanındaki arıya

Yuvasındaki kuşa

Ben kendi halimde yaşarım

Şapkamın altında

Sebepsiz gülüşüm caddelerde

Memnuniyetimden…”

***

Bugün değişik yerel gazetelerde yazan ya da çalışan birçok genç arkadaşla ‘Bizim Sakarya’da birlikte çalıştık…

Bizim Sakarya’da basının birinci kuralı, ‘haberde objektiflik, yorumda özgürlük’ ilkesi geçerliydi…

Zamanenin hızlısı genç arkadaşlar, kimi zaman kıdemli meslektaşlarının hümanizması ile alay ederlerdi…

Genç arkadaşlarımızın bazıları artık orta yaşa geldiler, geçiyorlar…

Ve döndüler…

Parayı, ünlü olmayı öne alan insan sevmezliğin pençesine düştüler…

Bugün değişik gazetelerde, haber sitelerinde yazılarını okuyorum, üzülmemek elde değil…

Sanki varlıklarını birilerine armağan etmişler ve sahiplerini memnun etmek adına haber üretiyorlar, yorum yapıyorlar…

Çok yazık…

***

Bugün insan sevmezlik yaşadığım şehirde en geçerli modaya dönüştü, politikamızda, sosyal yaşamımızda peydahlanan bu hastalık ister istemez medyaya da bulaştı…

Oysa insan sevmezlik yalnız insanlığa değil, kendine de düşmanlık değil midir?