Yapılan ziyaretlerde konuşan Eğitim-Bir-Sen Sakarya Şube Başkanı Murat Mengen, “Türkiye, dünya haritasının yeniden şekillendirildiği, yanı başının kan gölüne döndüğü ve her geçen gün yeni tuzakların kurulduğu bir zeminde, istikrarsızlıklarla yavaş bir sistemle yürüyemez. Onun için 16 Nisan tüm tıkanıklıkları gidermek üzere Türkiye için bir şanstır” dedi.

Katsayı adaletsizliğine son verilmesi, başörtüsü yasağının kaldırılması, Siyer, Kur’an-ı Kerim ve Temel Dini Bilgiler derslerinin seçmeli olarak okullarda okutulması, fişleme aracına dönüştürülen Milli Güvenlik Dersi’nin kaldırılması, kapatılan imam hatip ortaokullarının açılması gibi birçok sorunun çözüme kavuşturulmasında verdikleri mücadelenin harcadıkları çabanın, döktükleri terin payının büyük olduğunu dile getiren Mengen, yetkili sendika oldukları tarihten bu yana kayda değer kazanımlara imza attıklarını ve Ağustos ayında yapılacak 4. Dönem Toplu Sözleşme’de yeni kazanımlar elde etmek için masaya oturacaklarını söyledi.

Mengen, bugüne kadar hep yabancıların raporları doğrultusunda hazırlanan müfredatlarla gençlere yön verilmeye çalışıldığını ifade ederek; “Yıllardır insanımıza giydirilmeye çalışılan bu eğreti elbisenin, bize uymayan bu müfredatın değiştirilmesinin mücadelesini veriyoruz. Tarihe yön vermek, ülkemizin geleceğine katkıda bulunmak noktasında sorumluluk alıyoruz. Bunun için bir medeniyet tasavvurumuzun olması gerekiyor. Eğer bu konuda başarılı olmazsak, değerlerimizi yitirmiş olacağız” dedi.

Sorumluluklarının farkında olarak hareket ettiklerinin altını çizen Mengen, “Biz milletimizin, kamu görevlilerinin dertlerini dert edinen bir sendikayız. Derdi olanın yükü ağırdır. Ama her şeyden önce bu kutlu bir mücadeledir. İnsanın haysiyeti için mücadele vermekten daha değerli bir şey yoktur. Onun için de hem coğrafyamızın ve komşularımızın bizden ümidi olanların ümit ışığı olmak durumundayız. Biz bunun için hem ülke adına hem çalışanlarımız adına hem de bize ümit bağlayanlar adına bu sorumluluğu yerine getiriyoruz ve bundan sonra da getireceğiz. Hiç bir kirli odağa teslim olmayız. Her şey bilgimiz, birikimimiz, tecrübemiz ve cesaretimize bağlıdır. Bunun için de kimseye öyle istediğiniz gibi bu memlekette hoyratça davranabilirsiniz dedirtmeyeceğiz ve demeyeceğiz. 28 Şubat’ta da, 15 Temmuz’da da duruşumuz bellidir. Bundan önce de, sonraki duruşumuz da nettir. Hep nöbette kalarak mücadele edeceğiz. Biz müşfik bir dil olarak Mevlana’nın dilini kullanmasını, aynı zamanda zalimlerin karşısında şahinleşmek için Kılıçaslan’ın torunları gibi hareket etmesini de biliriz” ifadelerini kullandı.