Sakarya Barosu konferans salonunda düzenlenen törende yemin eden Stajyer Avukatlar Barış Çiftçi, Samet Bekmezcioğlu, Sena Hızel, Melike Ecem Kocacık, Doğukan Fertelli, Burak Kaan Erbir, Emine Atasoy ve Cengiz Üstün ruhsatnamelerini alarak Avukatlık mesleğine başladılar.

Sakarya Barosu’nda mesleğe başlayan genç avukatlar aileleri ve yakınları ile birlikte törene katıldılar.

Af tasarısı

Baroda geleneksel hale gelen ruhsat töreninde ruhsatnamelerini almadan önce genç meslektaşlarına seslenen Baro Başkanı Av. Zafer Kazan hem adalet dersi verdi hem de gündemi uzun süredir meşgul eden ‘Af Tasarısı’nı değerlendirdi.

“Suçlar arasında nasıl ayrım yapıyorsunuz?”

Başkan Kazan, “Kader mahkumları deniliyor. İnsanları kader mahkumu haline kim getirmiştir? Bu sorunun cevabını verdik mi topluma! Sorumlu kim? Ülkemizde neden sürekli kader mahkûmu oluşmaktadır? Eğer yargı doğru işlemiyorsa ve bu nedenle kader mahkumları oluşmuşsa suçlar arasında nasıl ayrım yapabiliyorsunuz? O zaman affı değil yargıyı tartışıyor olmamız gerekmez mi! Kader mahkumları söyleminde eğer gerçekten samimi iseniz gelin öncelikle bu insanları kader mahkumu haline getiren yargıyı konuşalım” dedi.

“Toplum barışını tehlikeye atar”

Vatandaşlara karşı işlenen bir suçu devletin nasıl affedeceğini soran Başkan Kazan, “Örneğin bir dolandırıcıyı devlet nasıl affedebilir? Peki, dolandırıcıyı affeden devlet dolandırılan ve mağdur olan vatandaşın da mağduriyetini giderecek midir? Bu soruların cevabını düşünmeden atılacak adımlar toplumda zaten tükenme noktasına gelen adalet duygusunu toptan imha etmeyi göze almak demektir. Bu şartlar altında affı konuşmak toplum barışını tehlikeye atmak olur” diye konuştu.

“Sorun yargının çürümesi halidir”

Temel sorunun bağımsız olamayan yargı olduğunu açıklayan Başkan Kazan, “Sorun maalesef bir türlü bağımsız olamayan, giderek hukuk nosyonunu dahi kaybeden hakim-savcı ve avukat olmak üzere üç unsuru ile birlikte topluca yaşadığımız bir Yargı’nın çürümesi halidir. Sorun buradadır. Af ancak hukuksuz toplumlarda konuşulur. Biz bugün bu nedenle affı konuşuyoruz. Tweet attı, eylem yaptı, itiraz etti gerekçeleri ile önüne gelen tutuklanmasaydı, cezaevleri böyle doldurulmasaydı biz bugün affı konuşuyor olmazdık. Affı konuşuyor olmak bir hastalığın sonucudur. Hastalığın tedavisi ise af değildir. Tedavi ancak iyi yetişmiş hakim, savcı ve avukatlar ile birlikte bağımsız ve tarafsız bir yargı inşa etmek ile mümkündür. Hastalığın sebeplerini oldukça detaylı bir şekilde konuşmak zorundayız” dedi.

“Düşünce suçlularını bırakın cezaevleri rahatlasın”

Cezaevlerinin çok dolu olması nedeniyle gündeme gelen af tasarısı için öneride bulunan Başkan Kazan, “Cezaevleri çok doldu diyenlere demek isteriz ki; bir slogan, bir imza, itiraz, açıklama nedeniyle hapsedilenleri bırakın cezaevleri rahatlasın! Düşüncesi nedeniyle tutuklananları, kaderine razı olmayanları, kurtlu yemekleri, tahtakurusu bulunan yataklara tahammül etmeyenleri bırakın, cezaevleri rahatlasın. Bunun dışında insanları mağdur eden suçluları sizin af hakkınız, cezasının infazını veya erteleme azaltma hakkınız yoktur” şeklinde konuştu.

Laik hukuk devleti vurgusu

Konuşmasının sonunda laik hukuk devleti olmanın önemine vurgu yapan Başkan Kazan, “Laik hukuk sistemi hiçbirimizin vazgeçemeyeceği, hukukun asıl temeli olan sistemdir. Laik demokratik hukuk devleti olmak demek her türlü tartışmanın üzerinde, huzurun ve adaletin tesis edilebileceği tek sistemdir. Zira bir fikrin, bir dinin ve ya ideolojinin egemen olduğu bir yerde, kavga, huzursuzluk hatta insanların birbirini kırması kaçınılmazdır. Yegâne amacı insanların huzurunu tesis etmek olan laik hukuk sistemi bizim geleceğimizdir” dedi.