Washington SETA Direktörü Erol Aslan Cebeci, “Türkiye’ye Global Bakış, Gezi Parkı ve Sonrası” konulu bir konferans verdi.

AK Parti Sakarya İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ve yoğun katılım ile gerçekleşen konferansta konuşan Erol Aslan Cebeci, yakın geçmişten bugüne Türkiye’nin dünyadaki yerini ve bu bağlamda gezi parkı olaylarını değerlendirdi. Olayların 28-29 Mayıs tarihlerinde başlamadığını, Türkiye’yi ve dünyayı iyi okumak, yaşananlara geniş bir perspektiften değerlendirilmek gerektiğini söyledi.

“Baktığım yerden, görebildiğimi paylaşmak için sizlerleyim” diyen Cebeci, konuşmasının ilk bölümünde, 80’li yılların sonunda biten Soğuk Savaş sonrası kurulan Yeni Dünya Düzenindeki siyasi, ekonomik ve sosyal yapılanmaya değindi. Bu sistemde Erol Aslan Cebeci, “Tarihteki birçok savaşın sonunda bölgesel kazanımlar söz konusudur. Bir taraf toprak kaybeder, diğer taraf kazanır. Bölgesel savaşların ardından Dünya Savaşları gelir. Dünya savaşlarının ilki, Sanayi Devrimi sonrasında hakim güç haline gelmiş devletlerin Osmanlı topraklarını paylaşma amaçlıdır. 1908’de 1milyon 800 bin kilometrekare olan Osmanlı yüzölçümü, 1920’de 800 bin kilometrekareye düşmüştür. Sonrasında kurulan devletlerin tamamı, Osmanlıya ait eski topraklardadır. Değişen sınırlardan ziyade, kurulan yeni dengeler söz konusu olmuştur. İkinci dünya Savaşından sonra ise kazanan taraflar, topraktan ziyade kalıcı enstitüler ve yeni bir düzen kurma arayışına girdiler. Birleşmiş Milletler, bu yeni düzenin siyasi omurgası olurken NATO güvenlik, Dünya Bankası ve IMF de ekonomik ayağını oluşturdular. Dışarıdan bakıldığında hepsinin doğru amaçları var gibi görünse de nihayetinde hepsi Amerika’nın ön ayak olduğu, savaş sonrası kurulan düzenin kurumları oldu. Soğuk Savaş ile de birçoğumuzun yakından bildiği üzere tek kutuplu dünya düzenine geçildi ve tek güç Amerika oldu. Değişmeyen tek şey, hala ekonomik ömürleri olduğu düşünülen eski sistemin kurumlarıydı” dedi.

Yeni dünya düzeninde Amerika Birleşik Devletleri’nin liderliğinde ülkelerin, bir başka ülkenin sınırlarını ihlal etmeden kendi içlerinde yaşadıklarına müdahale edilmeyeceği kararının alındığını belirten Cebeci, Soğuk Savaş sonrası Türkiye’nin, Amerika ve Avrupa devletleri ile daha kolay bir ilişkiyi seçtiğinin altını çizdi.

Cebeci, “Rusya’nın tehdit oluşturması halinde devreye girmesi adına NATO ülkeleri arasında asker yetiştirme maliyeti en düşük ülke Türkiye idi ve Türkiye’nin uzaya mekik gönderme gibi bir derdi de yoktu. Seçimler yapıldı, iktidarlar geldi. İktidarlar, mevcut durum dışına taşan kararlar aldığında maliyet hesapları yapıldı ve ordu yönetime el koydu, ordu muhtıra yayınladı. Böylelikle milli iradeye had bildirilmiş oldu her defasında. Öte taraftan, söz konusu çıkarlar da korunmuş oluyordu” şeklinde ifade etti.

Türkiye’nin, komşularının güvenlik tehdidi olarak gösterildiği ve iktidarın istenilen şekilde kararlar almadığında yönetime el koyduğu zamanlarile, dünyanın yeniden tanımlandığı 90’lı yılları iyi kullanılmadığını belirten Erol Aslan Cebeci, Amerika’nın strateji ve siyaset belirleyicisi olan Neoconların tek hedeflerinin, yine Amerika’nın çıkarlarını en iyi şekilde korumak adına her türlü argümanı kullanmak olduğunu söyledi. Obama iktidarı ile bu bakış açısının daha gerçekçi zemine oturduğunu ifade eden Cebeci, Çin’in Amerika için ekonomik bir tehdit oluşturduğunu ve bunu bertaraf etmek için yönetimin daha demokratik yollarla çözüm arama yoluna gittiğinin altını çizdi. Cebeci, “Çin, Amerika için ekonomik bir tehdit. ABD, demokratlara göre artık askeri güç kullanılmamalı, çünkü Çin bu durumdan fayda sağlar. Fakat bir handikap var: Askeri güç kullanmadığında bizim bölgemizde iki tehdit unsuru ortaya çıkıyor. Bunlardan biri İsrail’in varoluşuna yönelik güvenlik sorunu, ikincisi ise petrol üretimi ve dağıtımında maliyet artışı. O halde ne yapılmalı? Bölgelere ayırmalı ve işbirlikçi ülkeler ile söz konusu bölgelerdeki çıkarlar taahhüt altına alınmalı. Güney Amerika’da Meksika, Uzakdoğu’da Japonya ve Kore, burada da kriterlere en uygun ülke Türkiye’dir. Fakat Türkiye, eski Türkiye değildir. Sivil bir iktidar söz konusudur ve sivil iktidarlara öyle her istediğinizi yaptıramazsınız, çünkü maliyet hesabı değil, gelecek nesillerin refahı ile daha çok demokrasi hesabı yaparlar. Biz burada oyunu bozduk” şeklinde konuştu.

Kürt meselesinin halledilmesi yolunda atılan önemli adımların, son aylarda yapılan yatırımların dış güçleri rahatsız ettiğine değinen Cebeci, “İki kronik sorunumuz var. Biri Kürt meselesi. Önceden Türkiye refahın artması yönünde, bölgenin huzuru adına ne zaman bir öneri getirse ‘Dur bakalım, senin halledemediğin bir Kürt meselen var’ı bahane eden ülkeler, bizim attığımız adımlardan nefret ettiler. Ellerindeki oyuncağı almış olduk. Ama biz biliyoruz ki bu meseleyi çözmeden, 11 bin dolar olan milli geliri, 15 bin dolara çıkartmamız mümkün değil. 10 yıldır hisse senedi piyasasında bu ülkede milyonlarca lira dolaşıyor. Ciddi yatırımlar yapılıyor. İkincisi Suriye. Oradaki halk, kendi ekmeği, kendi demokrasisi için ayaklandı ve şimdi olay tamamen mezhep çatışmasına geldi dayandı. Türkiye’nin hiçbir zaman mezheplerle derdi olmamıştır. Esad’la aramız iyiyken de biz onun Sünni olmadığını biliyorduk. Bizim derdimiz, Suriye halkının huzura kavuşmasıdır. Kimse bizi, mezhep çatışması noktasına getirmeye çalışmasın. Biz istiyoruz ki komşularımızla aramızda insanlar gidip gelsin, ticari hareketlilik artsın, kültürler gidip gelsin ve refah düzeyi artsın. Biz doğruyu istiyoruz, istemeye de devam edeceğiz” dedi.

Tüm bu arka plan ışığında Gezi Parkı olaylarının iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen SETA Direktörü Erol Aslan Cebeci, ülke içinde 10 yıl öncesine özlem duyanların da işbirliği ile bir süredir başlatacak yangın arayanların Gezi Parkı ile ellerine fırsat geçtiğini söyledi. Cebeci, “Şimdi bütün bunlar ışığında Gezi Parkına baktığımız zaman olayların, bu politikaların uzantısı olduğunu görürüz. İçeride de Ergenekon’un veya Balyoz’un bir noktada durdurulacağını ve şimdilerde artık hayal bile olamayan iktidara, bu yolla geleceğini düşünenler var. Ellerine çakmak verildi, samanlık samanlık dolaştılar. Alternatif 19 Mayıs kutlamaları, alternatif 23 Nisan kutlamaları, 1 Mayıs’ı taksimde kutlama ısrarı, sonuçta bir samanlık alev aldı. Çıkan yangın, o gün orada başlatılmadı. O gün başladığını düşünürseniz, bir yere gidemeyiz. Burada iki grup vardı; biri Ak Parti iktidarı dışında bir iktidar tanımayan, gerçekten ağaçlar için orada olan çiçek çocuklarımız, diğer tarafta söz konusu bağlantıların uzantıları. Aslında bir yönüyle baktığımızda çok önemli bir nüans var; bu ülkede ağaç sökülmesin diye yürünebiliyorsa, ülkenin refah seviyesi yüksek demektir. Bu, sağlanan özgürlük ortamını gösterir. Bu ülkenin normalleştiğini gösterir. Ama 24 saat içerisinde söylemler de, işin şekli de değişti ve mesele hükümet karşıtlığına, her zamanki ayrımcılığa geldi, dayandı. Dış basın da ellerine geçen fırsatı,o bölgesel rahatsızlık kaynaklıkullandı ve dünyaya lanse etti” şeklinde ifade etti.

AK Parti’nin, başladığından bu yana statükonun karşısında yer aldığının altını çizen Cebeci, “Bu ülkeyi yöneten lider kadrosu, bugüne kadarki her tür krizden halka ve millete dayanarak, demokrasiyi derinleştirerek başarıyla çıktı.Özgürlükleri genişleterek çıktı. Buna 2008’de yaşanan Parti kapatma davası da dahildir. AK Parti yolunda devam edecektir. Milletimiz de, tarih de yaşanan her şeyi not etmiştir. Oyun bozulmuştur” diyerek konuşmasını bitirdi.