‘Tarih Baba’nın kütüğünde yazılanları okuyunca anlıyoruz ki, eskiden denizlerin üzerinde yelkenler, karalarda kervan izleri ve göklerde kuşkanatlarından başka gidiş/geliş kıpırdanışına rastlanmazmış.

Dağların ardındaki ülkelerde ne çeşit hayvanlar dolaştığı, nasıl insanlar yaşadığı, ne biçim otlar bittiği, yalnız bizim Evliya Çelebi ve onun gibi uzun aksakallı gezginlerin el yazma kitaplarından öğrenilirmiş.

Eskiden yollar korkulu, yolculuk işkence, yolcu kahramanmış…

***

Eski eskide kalmış; bugün yolculuklar eskiye göre hem konforlu, hem eğlenceli hem de güvenli

Nasıl mı?

Denizlerde, bacaları ‘Ağaoğlu’nun İstanbul’a diktiği kulelere benzeyen, gövdeleri futbol stadyumundan daha kalın şehirler yüzüyor.

Göklerde, kuşkanatları, alüminyum kanatlardan görünmez oldu.

Karalar, asfaltta kayan lastik tekerlekler ve demir rayların kalabalığı ile dolu.

Artık ne yollar korkulu, ne yolculuk işkence ne de yolcu kahramandır.

***

Bütün bunlar doğrudur; ama, mesela, akşamları bizim Adnan Menderes Caddesi’nde yapılacak bir yaya yolculuğu için değil!

***

Bizim cadde, Eski Belediye Başkanı Aziz Duran’ın yaptırdığı ‘tünel geçit’le birlikte tahtalıköyü boyladı.

Sakinlerin bir çoğu evlerinden göçtü, dükkanların bir çoğu kepengi indirdi.

Boşalan işyerlerinin bir kısmına ‘bar işletmeleri’, terk edilen dairelerin bir kısmına ise ölü habercisi baykuşlar kondu.

Ve böylece hala cadde boyunca evlerinde oturmak zorunda kalan sakinler, eski tarihlerde olduğu gibi işlerinden evlerine korkulu ve işkenceli gider/gelir oldu.

***

Şimdi ben de ortaya çıkıp, belediyemizden, hiç olmazsa,  konu komşularımıza kahramanlık madalyası takılmasını istesem çok mu?