Uzun bir süredir gündemimiz FETÖ ve onun yandaşları.
Hele darbe girişiminin ardından bir ayı aşkın süredir hiç ara vermeden FETÖ ve yandaşlarıyla ilgili sayısız haber yaptık, köşe yazıları yazdık.
Editör olarak bugün yine bu köşede FETÖ’nün ve beyinlerini yıkadığı yandaşlarının içler acısı halini bir kez daha yazmak istiyorum.
Çünkü konu o kadar önemli ki, örgüt ve mensuplarının her gün bir başka korkunç yüzü ortaya çıkıyor.
FETÖ ve yandaşlarının, hala bu örgüte gizli kapaklı destek vermeye çalışanların bu yazıyı dikkatle okumalarını da tavsiye ediyorum.
Al Jazeera Türk'ten Ayşe Karabat, Politik Psikoloji Derneği Genel Sekreteri Psikiyatrist Dr. Rıfat Serav İlhan ile bir röportaj yaptı. Belki okuyanlar vardır. Ama okumayanlar için o röportajın can alıcı birkaç noktasını bir kez daha bu köşeden gündeme getirelim istedik.
O röportajda Politik Psikoloji Derneği Genel Sekreteri Psikiyatrist Dr. Rıfat Serav İlhan öyle çarpıcı bir noktaya parmak basıyor ki, örgütün ve içinde yer alanların ruh halini ortaya koyması açısından çok önemli.
Psikiyatrist Dr. Rıfat Serav İlhan, “FETÖ'cüler kendilerinin altın nesil olduğu fikriyle hareket ediyorlar, kurbanları onların gözünde insan değil” şeklinde bir tespitte bulunuyor.
Evet gerçekten de özellikle 15 Temmuz’da yaşananları şöyle bir hatırladığımızda bu ifadenin ne kadar da doğru ortaya çıkıyor.
Ve İlhan sözlerini şöyle sürdürüyor, “Bu tarz yapılanmalara katılanlarda öncelikle bir balayı dönemi yaşanır, daha sonra örgüt lideri ile örgütün emir ve kuralları kişinin bütün sosyal ve duygusal yaşamını katı bir şekilde kontrol etmeye başlar. Özellikle kimlik gelişimini tamamlayamamış ya da ruhsal olarak dışlanmışlık yaşayan insanlar, kendisinde özgüven artışı ortaya çıkaran bir grubu terk etmek istemedikleri için mensubu oldukları bu gruplar, onların bütün yaşamları haline gelebiliyor. Balayı döneminin ardından ise örgütün kendi çıkarları için çalışma, sadece örgüt adına hareket etmek zorunda oldukları bir sistem içinde kilitli kalıyorlar.
FETÖ üyesi için örgütten ayrılmak psikolojik ölüm anlamına gelir. Bize vatana ihanet gibi görünen şey FETÖ üyesi için bir şey ifade etmez çünkü onun önceliği, kimliği haline gelmiş örgüt normunu uygulamak. Dolayısıyla kutsal bir amaca hizmet ettiğini düşünerek hareket eder. Bunu da ritüellerle ve tekrarlayıcı görevlerle, kişinin kendisine verilen vazifeyi yerine getirme davranışını yani itaati, alışkanlık haline gelmiş bir davranışa dönüştürürler.
Karşı tarafı da humanize ederseniz, insanlıktan çıkarırsanız, karşı tarafı öldürmekte ahlaki sorun yaşamazsınız. Suçluluğu da olmaz. Hatta belki senin onu öldürmen 'devleti kurtarma' şeklinde sunulmuşsa o zaman ilahi bir görevmiş gibi davranırsın. Kendini motive edersin. FETÖ üyeleri kendilerinin altın nesil olduğu fikriyle hareket ediyor. 'Böyle bir nesil insanları katledemez, katlettikleri zaten onların gözünde insan değil' bu nedenle. Örgüt lideri, darbe girişimi sırasında sokağa çıkanları 'sürü, cahil insanlar' gibi tarif ediyor.
Zaten onun için önemsiz bir grup. Gülen konuşmalarında kendisini peygamber soyundan gelen insanların yaşam örnekleriyle karşılaştırıyor. Haksızlığa uğramış grupları örnek veriyor. Bu da kin ve intikam duygularını ister istemez kamçılıyor. 'İntikamı alacağız. Kimden? Yezid'den.' Sosyal medyada, Cumhurbaşkanı için sık sık tarihteki bu olaya işaret etmek için Yezid kelimesini kullanıyorlar.
Fetullah Gülen'in davranışlarının temelinde efsaneleşme arzusu ve efsaneleşememe korkusu var. FETÖ için bu nedenle önemli olan çekirdek grubunun dağılmaması, tekrar örgütlenmeyi sağlayabilecek şekilde örgüte olan sadakatin sürdürülmesidir. Liderin efsaneleşmesine yol açacak mücadele yöntemlerinden kaçınılması önemli.”
Psikiyatrist Dr. Rıfat Serav İlhan’ın tespitlerine katılmamak mümkün değil. Görüldüğü üzere FETÖ ve yandaşlarının gözü işte bu kadar dönmüş durumda.
Ve hala FETÖ’ye sempati duyanlar, destekleyenler varsa bu yazıyı tekrar tekrar okusunlar. Kendilerini ve inandıkları bu terör örgütünü bir daha değerlendirsinler.