Türkiye’nin uçurumun eşiğinden döndüğü “15 Temmuz” akşamı ile ilgili hala birçok şey konuşulup duruyor.

Özellikle de bu “hain” girişimin bastırılmasından sonra gözaltına alınanlar ve görevlerinden “ihraç” edilenler ile ilgili bazı çevreler farklı ifadeler kullanıyor.

- Onlar emir kuluydu.

- Ne günahları vardı?

- Aileleri vardı.

- Mağdur oldular.

- Vs, vs, vs, vs,vs…!

***

Elbette arada mağdur olanlar çıkmıştır.

Onları bir kenara koyup şu soruyu da sormak gerekiyor.

O görevden alınan isimler o makam ve görevlere nasıl geldiler?

Haklarıyla mı?

Yoksa bizim, sizin ve onların çocuklarının geleceğini ellerinden alarak mı?

“Çaldıkları” sorularla bulundukları konumlara geldiler…?

***

Kimse kusura bakmasın!

Sen “FETÖ” denen “hain” örgüt sayesinde “soruları” çalarak o makam ve mevkilere geldiysen bu gün de “mağdur” edebiyatı yapmayacaksın!

Böyle bir “hırsızlıkla” o makamlara geldiysen, sen “mağdur” falan değilsin.

Tam tersi bunlar;

Bizim, sizin ve onların çocuklarının geleceğini çalan “hırsızların” ta kendisidir.

Öyleyse derhal görevden alınmaları gerekirdi ve öyle de oldu.

Doğrusu ben olsam görev yaptıkları süre içinde aldıkları “maaşları” bile “fitil, fitil” burunlarından getirerek geri alırım…!

***

Sen 25-30 yaşlarında “soruları” çalarak;

- Profesör ol.

- Rektör ol.

- Hâkim ol.

- Savcı ol.

Hak etmediğin halde devletin en kritik noktalarına gel.

Askeriye gibi en kritik kurumda “kurmaylığa” kadar yüksel.

Ondan sonra da, “mağdur edildim” diye “timsah gözyaşı” dök.

Hadi oradan…!

***

Yukarıda da dediğimiz gibi aralarında gerçekten “mağdur” olanlar vardır.

Bunlar bir şekilde ortaya çıkartılıp “mağduriyetleri” giderilmelidir.

Bunun dışında “mağdur” edebiyatı yapanların hiç birine de itibar edilmemelidir.

Hak eden, hak ettiği “cezayı” bulmuştur.

Bizim, sizin ve onların çocuklarının geleceğini “çalan” bu “FETÖ’cüler” ile ilgili içimizdeki kızgınlık hala daha soğumamıştır.

Bunlar gerekli cezaları almadığı müddetçe de soğumayacaktır…!

(16.07.2019 tarihli yazımdan alıntıdır…!)