Her eğitim öğretim yılı başında aynı serzenişlerle karşılaşıyoruz. Malum, okullarda bazı giderler için aidat alınması ve bağış yapılması konusu velilerin tepkisini çekiyor.

Aynı durum bu yıl için de geçerli. Veliler, kendilerinden istenen bağış ve aidat miktarlarına tepkili.

“Hem çocuklarınızı kayıt yaptırırken para vermeyin diyorlar, hem de para istiyorlar” diyen veliler, bağışın gönüllü olarak, kişilerin ekonomik gücüne göre yapılması gerektiğini belirtiyor ve bu talebin bazı okul müdürlerinden gelmesi üzerine istenen miktarı vermek zorunda kaldıklarını söylüyorlar.

Velilerin bir başka sıkıntısı da aidatlar.

Bilindiği üzere Milli Eğitim Bakanlığı okulların bazı gerekli ihtiyaçlarını karşılamak için bütçe ayırmıyor. Giderlerin karşılanması için de Okul Aile Birliklerine yetki veriyor.

Temizlik, onarım, bir takım kırtasiye masrafları, okullarda görev yapan hizmetlilerin maaşı, yakıt gideri derken, daha birçok kalem için velilerden aidat adı altında para toplanıyor.

Bunun için bir yönetmelik olduğu biliniyor. Bu durum kimilerine göre normalken, kimilerine göre ise hiçbir yasal dayanağı yok. Çünkü devlet okullarında eğitim parasız.

Ancak okul idareleri de bu giderleri karşılamak durumunda oldukları için Okul Aile Birlikleri aracılığıyla velilerden aidat adı altında para topluyor.

Veliler, aidatların okula göre değişiklik gösterdiğini söylerken, bunun ise haksız bir durum olduğunu belirtiyor. Öğrenci sayısı az olan okullarda aidat miktarının daha yüksek olmasının kendilerini zora soktuğunu ifade eden veliler, birçok kişinin aylık 100 lirayı bulan bu parayı ödeyemediğini söylüyor.

Birden fazla çocuğu okula giden aileler için miktarın önemli bir külfet getirdiğine dikkat çeken veliler, “Ödeme yapılmayınca da okulda çocuklarımızın sıkıntı çekebileceğini düşünüyoruz” diyorlar.

Kısacası veliler ne yapacaklarını şaşırmış durumda. Gerçi istenen paraları çaresiz bir şekilde ödediklerini söyleseler de durumdan hiç de memnun değiller. Özellikle de aidat konusuna Bakanlığın bir çözüm bulmasını istiyorlar.

Sonuçta ortada bir yönetmelik var ama bu biraz da Nasreddin Hoca’nın fıkrasına benziyor. Neresinden bakarsanız bakın veliler de haklı müdürler de. Peki, haksız olan kim?