Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu günden bu yana, bürokratik oligarşi ile savaşıyor…
Devletin en süt düzey yöneticileri olan bu güruh, seçimle gelen siyasetçilerin icraatlarını beğenmezlerse engel olurlar…
Kendi aleyhlerine çıkacak kanun tasarılarına set olurlar…
Sorumlulukları yoktur…
Devletin bu kademelerine gelenler ömür boyu devletten geçinirler…
Üretmezler…
Taş üstüne taş koymazlar…
Maaşlarını şıkır şıkır alırlar…
Hesap soranları olmaz…
Soran siyasetçi olduğunda ortalığı birbirine katarlar…
Darbe olsun isterler…
Ara rejimi isterler…
Bunların bazıları, ağababaları olan devletlerden yardım isterler…
Neden mi bunu söylüyorum?
Bakın Liberal Düşünce Topluluğu kurucusu ve Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Atilla Yayla ne diyor: "Türkiye'de hali hazırda bir hükümet sistemi yok. Her ne kadar bir parlamenter sisteme sahip olduğumuz söyleniyor olsa da klasik anlamda bir parlamenter sisteme sahip olmadık. 1961 anayasasında tesis edilen "sapkın" parlamenter sistem 1982 anayasası ile takviye edildi. Bu sistemde devlet başkanına normal parlamenter sistemlerde görülmeyecek yetkiler verildi. Bunun sebebi de iki anayasanın da bürokratik vesayet odakları tarafından hazırlanmış olmasıydı. Amaçları demokratik usullerle seçilmiş hükümeti kontrol etmekti. Kendilerinden farklı düşünen birinin devlet başkanı seçileceğini hiç düşünmemişlerdi. 2014 yılında yapılan seçimle Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle bu sistemin yanlışlığı koyulaştı"…
Demek ki, parlamenter sistemle bu ülke yönetilmiyor…
Zaten 2014 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halk direkt oy kullandı...
2007'de yapılan referandumda toplum Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesini kabul etti...
2014 Ağustos'unda halk Cumhurbaşkanı'nı seçerek Parlamenter sistemi ortadan kaldırdı.
Şu anda bir hükümet sistemi de yok...
Yani sistemsizlik içerisinde ülke idare ediliyor veya yönetiliyor...
Bürokratik vesayetin ortadan kaldırılması elzemdir, diyenler referandumda “evet” diyecektir...
Yönetim sistemi belli olmayan ve yönetsel açıdan sistemin belirgin olması adına, referandumda milletin ekseriyetle evet diyeceğine inanıyorum…
Milletin verdiği karar kesin bir karadır…
Bu karara herkes uymak zorundadır…
Milli iradenin tecellisine kimsenin itiraz etme hakkı yoktur…
Zira beşeri seçimlerde en ulvi makam, milletin sandıkta verdiği karar ve sonuçlarıdır…