Birkaç gündür “17 Ağustos 1999 Depremi” öncesini, o anı, sonrasını yazıp neler yaşandığını aktarmaya çalıştım.

Son olarak da cuma günkü yazımla “17 Ağustos 1999 Depremi” ile ilgili yazılarıma son vermek istedim.

Ancak anma programına katılımın azlığını görünce konuyla ilgili “sitemimi” de bugüne bırakmak zorunda kaldım…

Tamam, aradan 18 yıl geçti. Her gün “17 Ağustos 1999 Depremiyle” yatıp kalkmayalım ama “o geceyi” de senede bir kez olsun adam gibi hatırlayalım.

Başımıza gelenleri, yaşadığımız acıları ve en önemlisi de kaybettiğimiz yakınlarımızı ve arkadaşlarımızı da bu kadar çabuk unutmayalım.

Her şey bir yana yaşadıklarımızdan ders çıkartıp “bir gece ansızın” yine bir depremin kapımızı çalacağını bilelim…

Ne çabuk unuttuk bu şehirde resmi kayıtlara göre “3 bin 988” insanımızı kaybedip, “5 bin 180” kişinin de yaralandığını?

Depremin ilk günlerinde isimleri bile belli olmayan onlarca insanı topluca mezara koyduğumuzu ne çabuk unuttuk?

O gece enkaz altında günlerce kurtarılmayı bekleyen yakınlarımızı, dostlarımızı bu kadar çabuk mu unutacaktık?

Resmi kayıtlara göre Sakarya’da “81 bin 702 konut ve işyeri” çeşitli düzeyde hasar görüp birçoğu oturulamaz hale geldi.

Bunlardan 29 bin 701’i yıkık ve ağır hasarlı, 22 bin 157’sinin orta hasarlı, geriye kalan 29 bin 844 binanın ise hafif hasarlı olduğunu ne çabuk unuttuk?

Bugün bile şehirde hasarlı binaların bulunduğunu ve içinde insanların yaşadığını unutmak mümkün mü…?

Yazık, “17 Ağustos 1999 Depremi” için Demokrasi Meydanı’nda düzenlenen törende bir araya gelen bir avuç insanı görmek tam bir “hayal kırıklığı” oldu.

“17 Ağustos 1999 Depremi” gibi “asrın felaketi” dediğimiz bir anma programı böyle olmamalıydı!

Bu şehir bu kadar mı duyarsızlaştı? “17 Ağustos 1999 Depremi” Sakarya için bu kadar mı anlamsızlaştı…?

Hani “unutmayacaktık?” Hani “unutturmayacaktık?” Ne oldu? Aradan geçen zamanda ilk unutan biz olduk!

“17 Ağustos 1999 Depremi’nde”yaşanan acıların, kaybettiğimiz yakınlarımız ve dostlarımızın bizim için değerleri buraya kadarmış.

Artık “Bu şehir için 17 Ağustos ruhu bitmiştir.” İyisi mi bundan sonra artık “etkinlik” falan da yapmayın. Çünkü rezil oluyoruz…