Ülkemizde yaklaşık 3,5 milyon mülteci bulunuyor. Bunların büyük bir kısmı da savaştan kaçan Suriyelilerden oluşuyor.
Allah kimseyi, yerinden yurdundan etmesin. Başka, bilmediğiniz, yabancı bir yerde yaşamak gerçekten çok zor.
3-5 günlük tatil için bile ülkemizin değişik bir iline gittiğimizde yabancılık çekiyoruz, evimizi özlüyoruz. En basitinden bir yakınımızın evinde kaldığımızda bile yatağımızı yadırgıyoruz.
Ancak biliyoruz ki bir kaç gün sonra evimize döneceğiz ve alışık olduğumuz yatağımızda uyumaya devam edeceğiz.
Sığınmacılar için böyle bir durum söz konusu değil.
Evlerinden, yurtlarından savaş nedeniyle ayrılmak zorunda bırakılan 3,5 milyon insan zor şartlar altında, maddi imkansızlıklar içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.
Allah’tan başka ülkelerin sınırlarında gördüğümüz o insanlık dışı manzaralar bizim ülkemizde yaşanmıyor.
Sığınmacılara kapısını sonuna kadar açan Türkiye, imkanlarını seferber ederek daha insani yaşam koşulları sunmaya çalışıyor.
Bizler de onların, geçici bir süreliğine misafirlerimiz olduğunu biliyoruz ve ona göre davranmaya çalışıyoruz.
Sığınmacıları, başka illerde olduğu gibi Sakarya’nın da her yerinde görmek mümkün.
Dışarıya çıktığımızda zaman zaman yerli halktan daha çok sığınmacı ile karşılaşıyoruz. Bunların bir çoğu çeşitli işyerlerinde çalışıyor, bizimle aynı yerlerden alış veriş yapıyor, aynı mekanlarda oturuyoruz.
Ben bugüne kadar Sakarya’da yerli halk ile sığınmacılar arasında olumsuz bir durum yaşandığına şahit olmadım.
Yani bir şekilde artık onları da bizden biri gibi görmeye başladık.
Ancak, son günlerde bazı sığınmacıların özellikle çocuklarını kullanarak insanların duygularını istismar etmeye çalıştıklarına şahit oluyoruz.
Ellerine tutuşturulmuş Türkçe birkaç kelime yazılı kağıtlarla insanları yolda durdurup ya da oturdukları mekanlarda masaları dolaşıp para isteyen çocuklar var.
Kalabalık gruplar halinde dolaşan bu çocuklar gerçekten ihtiyaç sahibi mi yoksa birileri tarafından kullanılıyor mu, mutlaka araştırılması gerekiyor.
Tabi ki bu işte yetkililere büyük görevler düşüyor.
Gerek polis, gerekse zabıta ekipleri insanların kalabalık olduğu mekanlarda bu kişilerin duygu sömürüsü yapmasına kesinlikle müsaade etmemeli.
Sayıları giderek artan ve insanları artık tedirgin etmeye başlayan bu durum rahatsızlık boyutuna ulaştı.
Eminim ki diğer sığınmacılar da yaşananlardan çok mutlu olmuyordur.
Bu yüzden yetkilileri göreve davet ediyoruz ve tedbir almaya çağırıyoruz.