Yeni “koronavirüs” tedbirlerinin uygulamaya konmasıyla birlikte “homurdanmalarda” duyulmaya başladı.

- Bir yıl geçti hala kısıtlamalar bitmedi.

- Restoran ve kafeler yine kapandı.

- Şehirlerarası ulaşım yasak!

- 65 yaş üstüne toplu taşıma araçlarına binme yasağı geldi.

- Maske takmaya devam.

Vs, vs, vs…!

***

Ya n’olacaktı?

Uygulamaya sokulan onca yasağa rağmen halen akıllanmazsak biz daha çok eve kapanırız.

Maske takmamayı “marifet” bilip kurallara uymamakta ısrar edersek kolay kolayda normalleşemeyiz.

Hatta daha aşırı yaptırımlarla bile karşılaşabiliriz.

Bugünlerde günün belli saatlerinde sokağa çıkma şansımız var.

“Koronavirüs” tablosu bu hızla giderse onu da bulamayacağız.

Allah korusun “tam kapanma” kararı gelirse işte o zaman bugünleri bile çok ararız…!

***

Dolayısıyla hiç kimse boşuna “homurdanmasın.”

Bugün içinde bulunduğumuz şartlardan “şikâyet” ediyorsak bu bizim kabahatimiz.

“Salgının” ilk gününden beri kurallara uymayı bir türlü öğrenemedik.

Tam tersi kurallara uymamak için inat yaptık, yapıyoruz.

Üstelik son zamanlarda da işi iyice azıttık…!

***

Şu hale bakın.

Polis gece uygulama yapıyor.

Sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu bir saatte caddede bir aracı durduruyor.

Polis araç sürücüsüne sokağa çıkma yasağını hatırlatınca araç sürücüsü;

- Canım sıkıldı aracımla şöyle bir dolaşayım dedim.

Cevabını veriyor.

Bir diğeri “karantinada” olması gerekirken arkadaşının “HES” kodu ile ortalıkta “zombi” gibi dolaşıyor.

Bir taraflarını eğlendirmek için bilmem ne “partiler” düzenleyenleri saymıyorum.

Biz böyle davrandıkça bu ülkenin “koronavirüsü” biter mi…?

***

Netice itibariyle bizde kısıtlama bitmez.

Dünya bu işin üstesinden gelir.

Biz hala “koronavirüs” belasıyla uğraşıp dururuz.

Zira 4 kişiden birinin sırası geldiği halde “koronavirüs” aşısı yaptırmadığı ülkemizde “salgının” bitmesini beklemek “saflık” olur.

Öyleyse “salın çayıra” bu milleti ne olacaksa olsun…!