Medya sahiplerinin çok sıkça karşılaştığı bir sorudur.

- Arkanda kim var?

Özellikle meslektaşlarımız ve siyasiler arkamızdan hep bunu konuşur.

Biz de;

- Kim olacak?

- Rızkı veren Allah!

- Biz de Allah’ın ipine sımsıkı sarıldık.

- Hem nasibimizi arıyoruz.

- Hem de Allah rızası için işimizi yapıyoruz.

Tabi itikat ve inanç zayıf olunca bu söylediklerimize pek inanan çıkmıyor.

İllaki arkamızda bir işadamı, belediye veya bir kurum aranır.

***

Şimdi durup dururken bu da nereden çıktı dediğinizi duyar gibiyim.

Geçtiğimiz cuma günü bilgisayarımızın “kısa yol” çubuğundaki “Türkiye Gazetesi Takvimi’ne” tıkladığımda karşıma bir yazı çıktı.

Türkiye Gazetesi’nin kuruluş yıllarında rahmetli Enver Bey’in bir hatırası vardı.

Gerçi Türkiye Gazetesi’nin kurulması ve yaşatılması ile ilgili bizzat rahmetli Enver Bey’den çok şey duymuştuk.

Ancak hatırasını bilmiyordum.

Okuyunca çok hoşuma gitti.

Kerameti, kendinde ve başkalarında arayanların düştüğü durumu anlatması adına çok önemliydi.

O yüzden Enver Bey’in Türkiye Gazetesi ile ilgili bu hatırasını sizlerle paylaşmak istedim.

İşte “22.02.2019” tarihinde Türkiye Gazetesi’nde de yayınlanan o yazı.

Baştan sona okumanızı tavsiye derim…!

***

İhlas Holding’in temeli olan Türkiye Gazetesi kurulduğu yıllarda (1970) çok meşakkatler çekildi.

Enver Ağabey Allaha sığındı. Bu gazeteyi de Allahın rızasına kavuşmak için çıkardı.

İlk seneler, borç harç ile müessesenin ayakta durmasına çalışıldı.

İki yıl sonra ortaklar hisseleri karşılığında çekilme kararı aldı…!

***

Enver Ören Ağabey anlatıyor;

O yıllarda Mehmed Ali Türksever, Güneş Matbaası’nın sahibiydi.

Gazeteyi basmaya yanaşmadı.

Bana sordu;

- Bu gazetenin arkasında kimler var?

- Yahu, kim olacak?

- İnanmam. Birisi vardır.

- Burada söyleyemem.

- Gel odama gidelim.

- Orada söylerim ama kimseye söyleme.

- Tamam söylemem.

Odaya varınca kulağına eğildim ve; “Allah var.” dedim.

Şaşırdı kaldı.

- Yahu, biz de Müslümanız.

- Allah var, başkasına ne hacet…!

***

Kabul etmedi.

Teminat mektubu istedi.

Borç alıp verdik, ondan sonra basmaya başladı.

Aradan zaman geçti.

Küçük ve orta ölçekte gazete patronlarıyla arada bir toplanırdık.

Mehmed Ali Türksever oraya geldi.

Gözleri şeker hastalığından dolayı kör olmuştu.

Toplantıdan kalkarken sordu;

- Nerede Enver Bey?

- Buradayım dedim.

Bastonunu yere vurarak şöyle konuştu;

- Arkamda şunlar var bunlar var diyen battı, arkamda örtülü ödenek var diyen (Yeni Ekspres) battı.

“Arkamda Allah var!” diyen batmadı, batmaz.

Bir hafta sonra da vefât etti…!

***

İşte böyle.

Arkalarına birilerini, bir belediyeyi ve kurumu alanların akıbeti farklı olmaz.

“Saman ateşi” gibi başlangıçta belki parlar.

Güç de kazanabilir.

Ancak zamanla ortada külü bile kalmaz.

Allah bizi bunlar gibi olanlardan eylemesin.

Amin…!