Bugün 17 Ağustos.

Bu günün anlamını o geceyi bu şehirde yaşayanlar bilir.

Gerçi şimdi burada o geceyi anlatıp daha önceki yazılarımızla tekrara düşmek istemiyorum.

Zira bilmem şu kadar ölü var, bu kadar yaralanan oldu deyip “laf salatası” yapmanın anlamı yok.

Önemli olan 17 Ağustos 1999 depreminden sonra idarecilerimiz başta olmak üzere yaşanan acılardan ders çıkartıp çıkartmadığımız.

Doğrusu bu soruya cevap vermekte gerçekten zorlanıyorum…!

***

Bugün birileri çıkıp 17 Ağustos’tan sonra yapılan işlerle ilgili bir takım ifadelerde bulunabilir.

Rakamlar vererek neler yaptıklarını anlatabilir.

Hatta bazılarının ağzından 17 Ağustos’u anarken duygulu ifadeler dökülüp “gözleri” dolabilir.

Bilin ki bütün bunlar sadece ve sadece bir “maskeli balodan” ibaret.

Zira bu şehir için depremle ilgili çok ciddi tedbirler alınmadı.

Yapılan işler de sınırlı ve “güdük” kaldı…!

***

Şimdi birileri bu ifadelerden sonra “en azından ‘çok katlı’ binalara izin vermedik” gibi ifadeler kullanabilir.

Doğrudur “çok katlı” binalara izin verilmedi!

Ancak bu şehirde “çok katlı” binaların yapılmasını engelleyen “yerel medya” oldu.

Yoksa belediyelere kalsa çoktan bu şehirde “10 katlı” belki de daha fazla binalar yükselmişti.

Zira daha 17 Ağustos’un acıları dinmeden belediye meclislerine “imar tadilatı” adı altında ne teklifler geldi.

Hatta o dönemlerde Adapazarı’nda “gökdelen bile yapılır” gibi saçma sapan tartışmalar oldu.

Neyse ki “yerel medya” bu anlamda gerçekten üzerine düşeni yaptı da Adapazarı adım başı “çok katlı binaların” dikildiği bir şehir olmaktan kurtuldu…!

***

Kimse kusura bakmasın!

Bugün hala daha bu şehirde 17 Ağustos 1999 depreminden kalma “hasarlı binalar” duruyorsa, kimse bana gerekli tedbirlerin alındığından falan bahsetmesin.

Üstelik bu “hasarlı binalarda” insanlar oturmaya devam ediyorsa kimse de gözlerini yaşartıp 17 Ağustos’tan bahsetmesin.

Maalesef bu şehir 17 ağustos 1999 tarihinden buyana depremle ilgili alınan tedbirler açısından sınıfta kalmıştır.

Daha net bir anlatımla çıkartılan onca yönetmeliğe, iktidar imkânlarına rağmen bu şehir “hizmet fakiri” olmuştur…!

***

17 Ağustos 1999’dan sonra bu şehirde ne değişti?

İlk akla gelen eski adı “Kent Meydanı” şimdiki adı ise “Demokrasi Meydanı” olan “betonarme bir meydan” yapıldı.

Sonra;

“Kent Park” yapıldı.

Çok da güzel oldu.

Ancak bugünkü haliyle bir panayır yerine çevrildi.

Sonra;

“Orman Park’ımız” oldu.

Süper oldu.

Süper oldu olmasına da, adeta vatandaştan çok “belediye başkanlarının ve belediye personelinin” buluşma noktası oldu.

Başka!

Yeni yollar açıldı.

Amenna!

Daha ne yapıldı!

Haaa bir de “deprem müzesi” yapıldı.

Başka, başka;

Düşünmekten motor su kaynattı…!

***

Peki, bunlar deprem tedbirleri ile ilgili yatırımlar mı?

Kısmen evet diye biliriz.

Ancak öte yandan “Atatürk Bulvarı” bütün sorunlarıyla karşımızda duruyor.

Hatta eskisinden daha büyük bir problemle!

Adapazarı’nın göbeği yani şehrin merkezi olan, Akıncılar, Yenigün mahalleleri ve Erenler ilçesi ne alemde?

Tam bir rezalet!

Dünyanın en geri kalmış ülkelerindeki “gettolardan” daha beter bir görünümle olduğu gibi duruyor.

Hemen komşu iller “kentsel dönüşüm” adı altında şehirlerini “dört başı mamur” ederken biz daha şehir merkezini adam edemedik.

“Kentsel dönüşüm” adı altında başlattığımız projeleri de beceremeyip “yüzümüze gözümüze” bulaştırdık…!

***

Belki unutulmuştur diye şöyle bir hatırlatalım!

Malum Sakarya Büyükşehir Belediyesi dörtyol sanayi çarsısı ile ilgili bir “kentsel dönüşüm” projesi başlatmıştı!

Bu proje ile ilgili ofisler kuruldu, maketler hazırlandı, kitaplar basıldı.

Biz de tam şehir için gerçekten önemli bir hizmet başlıyor derken iş “fos” çıktı.

Atılan havalar, basılan “cıvalar” lafta kaldı.

Sonuçta Sakarya Büyükşehir Belediyesi arkasındaki güçlü AK Parti Hükümeti’ne rağmen bu projeyi hayata geçiremedi…!

***

Erenler Belediyesi desen “Küpçüler’de” bir “kentsel dönüşüm” projesi başlattı.

Bakanlar, şunlar, bunlar, büyük bir “şaşa” ile temeller atıldı.

Daha ertesi gün problemler başladı.

Hala daha bazı problemler aşılmış değil.

İnşaatlar hala devam etse de “Küpçüleri” de ne “dönüştürenler” ne de “dönüşenler” memnun değil.

Sonu nasıl bitecek kimse bilmiyor…!

***

Netice itibariyle bu konuda yazacak çok şey var.

Lafı da daha fazla uzatmak istemiyorum.

Sonuç olarak “17 Ağustos 1999 Depremi” Sakarya için büyük acılara sahne olurken sonrasında ortaya çıkan fırsatı iyi değerlendiremedik.

Sakarya Türkiye’nin en borçlu “üçüncü ili” olurken aynı oranda büyüyemedi.

Tam tersi bu kadar borca karşılık merkezde sıkışıp kaldı.

Bu kadar borçtan sonra artık bu şehirde bir şeyler olur mu?

İnşallah olur ve biz de görürüz…!

***

Malum pazartesi günü Arife!

Salı günü de Kurban Bayramı’nın ilk günü.

Bayram süresince daha doğrusu yaklaşık 10 gün sizlerle birlikte olamayacağız.

Tabi her ne kadar biz tatil yapsak da “medyadetay.com’a” durmak dinlenmek yok.

“Medyadetay.com” her zaman olduğu gibi haberleriyle sizlerle birlikte olacak.

Allah ömür verirse 28 Ağustos salı günü tekrar görüşmek dileğiyle.

Bütün okurlarımızın Kurban Bayramı mübarek olsun…!